"Bana beni sevdiğini söyledin, dedim.
"Biliyorum." Yüzünün buz kestiğini görebiliyordum.
"O zaman neden beni terk ediyorsun?" diye bağırdım.
"Bilmiyorum. Seni bu şekilde görmeye dayanamıyorum. Bazen tamamen kayıp gidiyorsun. Bu kadar ağlaman doğru değil. Durmadan ağlıyorsun ve ben neden ağladığını bilmiyorum. Bana söylemiyorsun... ve benim elimden hiçbir şey gelmiyor."
Bensiz daha mutlu olacaksın, diye yazmıştı.
Bu cümleyi okuduğumda kaçmaya çalıştığım bir dünyaya felaket bir iniş yapıp yüzüstü kapaklanmış gibi oldum. Bu, senin intihar notunda yazdığın bir cümleye çok benziyordu. Sen de kızının sensiz çok daha mutlu bir hayat süreceğini yazmıştın. Yanıldığını söylemek zorundayım. Bu, sevdiklerinin yanında olmaktan vazgeçen birinin ağzından çıkan çok kötü bir mazaret. Seni seven ve gitmeni istemeyen, sana ihtiyacı olan birini bırakırken kendini iyi hissetmek için söylediğin bir şey.
ışıktan bir damarı andıran tanıdık yankım
kayboldu karaltılar ormanında
tek damla gözyaşı saçmadı karanlık gökyüzü
bir bulutun yorgun bakışından ayağıma
fakat ben öfkeyle
yine düş diyorum
karmaşık, karanlık
uyanıklığın yarasına
uykunun acı ilacından sürmeliyim artık
birbirine bastırıyorum yorgun kirpiklerimi
dehlizin karanlığında kayboluyor bir suret
kapıyı kapatıyor rüzgâr, kuru bir sesle
bir mezarın derin çukurunda sanki bir ceset
gülümsüyor cılız ve cansız bir ümitle
gözler, yola dalıp gitmiş, gecenin karanlığında
nehir inliyor "kim ola gönül verdiği?"
birbirlerinin kulağına fısıldıyor dallar
"âh ne yazık, yanında değil sevdiceği"
Sevgili Amelia, hayatının son dakikalarını nasıl yaşadığını çok merak ediyorum. Üstlerinde süzüldüğün bulutlara baktın mı? Yeniden özlediğin göklere kavuşup sonsuza kadar orada yaşayacağını düşündün mü?