Varlığım bir sis gibi, ne ben bu topraklara aitim ne de ruhum bu bedene. Kendimde bile bir yabancıyım, sanki emanet yaşıyorum bu bedende. Gözlerim hep uzaklara dalar, sanki oralarda bir yerlerde kendimi arıyorum. Rastlayan var mı bana? Gören söylesin, bulamıyorum.
Hiçbir şeye odaklanamıyorum, yapmam gerekenler zihnimin sisli perdesinin arkasında kayboluyor. Söylemem gereken sözler düğüm oluyor boğazımda, yutkunmak ve nefes almak bile zulüm gibi geliyor. Sanki ölmüşüm de ruhum göçmüş, toprak bile atılmamış üzerime, cesedim unutulmuş bir köşede.
Say ki hiç yaşamadım, say ki beni tanıyanların gördüğü bir rüyayım, hiç var olmadım. Belki de en doğrusu bu olurdu, varlığımın yükünü taşımaktan kurtulurdum.
Bir Ruhun Fısıltısı
Ben bir ruhum, bedenimin esaretinden kurtulmuş, özgürlüğe kanat çırpan. Bu dünya bana ait değil, ben buraya ait değilim. Gördüğünüz her şey bir hayalden ibaret, ben sadece bir fısıltıyım, rüzgarın sesinde kaybolan.
Kayıp Bir Benlik
Benliğimi kaybettim, kim olduğumu bilemiyorum. Bu beden bana ait değil, bu ruh bana ait değil. Sanki bir kuklayım, ipimi başkaları çekiyor, ben sadece oynuyorum.
Varoluşun Anlamsızlığı
Varoluşumun bir anlamı yok, boşlukta süzülüyorum. Hiçbir şeye tutunamıyorum, her şey elimden kayıp gidiyor. Sanki bir yaprak gibiyim, rüzgarın insafına kalmış.