Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çocuk kendi kendisinin mimarı olmak ister ve kendi bireysel tarzında davranmak ister...
Yetişkin, çocuğun “benliği” ile kendi ben”liği arasında kesin bir mesafe koymak zorundadır. Kendi duygu ve düşüncelerini, bambaşka bir gelişim aşamasında bulunan ve farklı bir kişiliği olan çocuğa aktarmaya hakkı yoktur.
Reklam
Montessori eğitimcilerin çocuklarla ilişkilerinde çok hassas davranmaları gerektiğini söyler. Çocukların henüz kendilerini yetişkine karşı koruyamadıkları, bu nedenle yetişkinin her şeyi olduğu gibi kabullendiklerini, bunun sonucunda da tepkilerini ürkeklik, ağlama, uykusuzluk, aşırı korku biçiminde dışa vurduklarından bahşeder. Montessori’ye göre yetişkinlerin kendilerini çocuğu yargılama, hatta onu kırma hakkına sahip hissederken, çocuğun büyüklerine saygı duyması gerektiğini düşünmeleri büyük haksızlıktır.
Küçük çocuklar için önemli olan, yaptıkları işin sonucunda bir hedefe varmak değil işin yapıldığı süreçtir. Yani ellerini yıkayan bir çocuk, elleri temizleneceği için mutlu olmaktan çok onları yıkama süreciyle ilgilenir. Bu; giyinme, oyuncakları toplama, bulaşık yıkama gibi çocuğun yapmaktan hoşlandığı tüm işler için geçerlidir.
Montessori hayal gücünü, doğanın, sadece insana vermiş olduğu bir tanrı vergisi olarak değerlendirir. Eğer böyle olmasaydı insanların asla ilkellikten kurtulamayacaklarını söyler.
Maria Montessori masallara karşı değildir, ama çocukların masallarla doğru yaşta tanışmalarını ister. Yedi sekiz yaşındaki bir çocuk masalları dinlediğinde kazançlı çıkar, ama çocuğun gerçek ile hayal arasında henüz ayrım yapamadığı 3 ile 4 yaşlarında masalların zararlı olabileceğini düşünür.
Reklam
Özgürlük kavramının sorumluluk kavramıyla bağlantılı olması gerekir. Birisine ne kadar özgürlük tanırsanız o kişinin o kadar sorumluluk üstlenmesi gerekir. Neyi yapmak isteyip neyi yapmak istemediğinize dair alınan karar, Montessori'nin düşündüğü özgürlük içselleştirilmesidir.
İnsanın özgürlüğü düşünebilme yeteneğine bağlıdır, her seçimden önce bir kararın alınması gerekir. Özgürlük hiçbir zaman, istenilen her şeyin yapılabileceği anlamına gelmez. Özgürlük, iyi olanı seçme yeteneğidir. Hem şahsın kendisi hem de başkaları için iyi olanı seçmeyi gerektirir. Bu tür bir özgürlüğe kavuşmak ise zaman ister.
Geleneksel okullarda, çocuğun kişilik malzemesinin boğulmakta ve ruhların katledilmekte olduğunu söyler. Ona göre geleneksel okullarda yürütülen faaliyetlerin sonucunda çocukların beyin güçleri aşınır, sinirleri yıpranırken, sahip oldukları sıra dışı yönler bastırılır ve teşebbüs hevesleri de zayıflatırlır. Ellen Key
Hiçbir varlık, öylesine hayatta değildir, dünyanın düzeni ve uyumunun sürekliliği için oradadır.
Reklam
Çocukların, zihinsel beslenmelerini sağladıkları çevreyle temasta bulunmaları için annelerin günlük işlerinde çocuklarını yanlarında bulundurmalarını önerir.
İnsanlığın karşılıklı olarak birbirine bağımlı olduğunun kabul edilmesi ve çocukların da değişen bir dünyada, karşı koyulamaz insani özelliklerini ortaya koyabilecekleri şekilde eğitilmeleri gerektiğini vurgular.
Montessori'ye göre, çocuğun gelişiminde, kişiliğinin bölünmez bir bütünü olarak yetişkinden bağımsızlaşmaya çalışan ''doğuştan gelen bir aktivite'' etkilidir. Yani gelişimin hedefi ve böylelikle de doğumdan başlayan eğitimin amacı ve görevi, yetişkinden bağımsızlaşmaktır.
Maria Montessori,
Her insanın dünyaya belirli bir amaçla geldiğini, ancak yaşamı içerisinde bu amacın bilinçli olarak farkına varmadığını söyler...
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.