Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

EmiN

EmiN
@eministt
Korkak Ve Cihadsız Müslüman...
Şeyh Ebu Cafer yanına oturmuş, Kur'an-ı Kerim okuyor ve zikirle meşgul oluyordu. Üç günden beri Sultana bir dalgınlık gelmişti. Kendinden geçiyor, ara sıra kendine geliyordu. Ebu Cafer Kur'an okurken 'Hüvellâhüllezî Lailâhe illâhu. Alimül gaybi veşşehâdeti=Hiçbir ilâhın olmayıp sadece kendisinin var olduğu Yüce Allah, gözle görüleni de görülmeyeni de bilendir.' âyetine gelince Sultan kendine geldi. Dudaklarında bir tebessüm belirdi, yüzü neşelendi ve; doğrudur, dedi. Böyle söyledi, canını canları yaratana teslim etti.
Sayfa 23
Reklam
Nihayet kutsal görevini yerine getirerek, İslâm' âlemini Haçlılara esir düşme tehlikesinden koruduktan sonra 27 Safer 589 tarihinde İslâm'ın bu vefakâr yiğit evladı dünyadan göçtü. Öldüğü an yaşı henüz 57 idi.
Sayfa 21
Sultan Selahaddin'in başarıları içinde en önemlisi olan Kudüs'ü nasıl aldığını, şehre nasıl girdiğini ve şehirde neler yaptığını eğer dünya bir bilseydi, tek başına onun bu başarısının sadece kendi zamanında ve devrinde değil, bütün devirler ve zamanlar içinde onun eşi, benzeri bulunmayan yiğit, merhametli, adaletli, üstün ve yüce duygulu, ihtişamlı, onurlulukta tek ve yegâne bir insan olduğunu anlardı.
Sayfa 17

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Allah'ın sıfatları içinde en büyük sıfatı merhamet sıfatıdır.
Sayfa 17
Haçlılar Kudüs'e girdiklerinde hristiyanlar şehrin cadde ve sokaklarından geçerken oralarda ölmüş veya yarı canlı yatan insanları soymuşlardı. Masum ve çaresiz müslümanlar Haçlıların merhametsiz işkence ve zulümlerine uğramışlardı. Haçlılar insanları diri diri yakmışlar, Kudüs'ün surları üzerine ve çatılara çıkarak sığman insanları mızraklayarak aşağılara fırlatmışlardı. Onların yaptıkları bu vahşilikleri hristiyan dünyası kendisine şeref kabul etmişti.
Sayfa 15
Reklam
Kudüs müslümanlara teslim edilirken onun emrinde olan komutanlar, askerler ve sorumluluk taşıyan kişiler şehrin çarşı ve sokaklarında nizam ve intizamı kurmuşlardı. Bu askerler ve komutanlar eziyeti, zulmü, her türlü haksızlığı engelliyorlar, hiçbir adaletsizliğe meydan verdirmiyorlardı. İşte bu düzen ve intizamın sonucu olarak hiçbir hristiyana zarar ziyan verilmedi.
Sayfa 14
Kubbetü's-Sahra mescidine haç dikilmişti, o indirildi. Heyecan dolu müthiş bir manzara idi. İslâm'ın galip gelişinin ve Allah Teâlâ'nın yardım ve lütfunun inişinin gözle görülen bir manzarasıydı bu.
Sayfa 13
Sultan Kudüs'ü o kadar düşünüyor, onun hakkında öyle dertleniyordu ki; dağların bile tahammül edemeyeceği bir yük taşıyordu kalbinde.
Sayfa 12
Savaş alanında sultanın durumu insana, tek oğlunu kaybetmiş bir ananın ciğerinin yanışını, ızdırabmı anlatır gibi olurdu. Bir saftan bir safa atının üstünde koşturur, durmadan dolaşır, askerleri cihada özendirir, teşvik ederdi. Bütün ordunun arasında dolaşır, İslâm'a yardıma koşun' diye bağırır, bir taraftan da gözlerinden yaşlar boşanırdı.
Sayfa 7
Sultan Selahaddin cihada aşıktı. Cihad; onun en büyük ibâdeti, en büyük zevki ve ruhunun gıdası idi.
Sayfa 6
Reklam
Len Paul de şöyle yazıyor: "Artık Selahaddin kendi şahsı ile ilgili olan şeylerde bir düzenlemeye girdi. Hayat prensiplerini sertleştirdi. O her zaman zaten müttakî ve haramdan sakınan biri idi, ama şimdi bunu-daha da katılaştırdı, kesinleştirdi.
Sayfa 4
Bahâeddin İbn Şeddâd şöyle yazıyor: "Mısır'daki devletin idaresi ve düzeni eline geçtikten sonra dünya onun gözünde bir hiç oldu. Şükür ve hamdetme aşkı gönlünde dalgalandı. Şarap içmekten tevbe etti. Zevk ü safadan, eğlenceden yüz çevirdi. Temiz ve zahmetli bir hayatı benimsedi, her geçen gün bu yolda daha ileri gitti, terakki etti.
Sayfa 4
Len Paul şöyle yazıyor: "Selahaddin'de gelecekte böyle müthiş bir insan olacağını gösteren bir işaret ve alamet bulunması yerine, her asil karakteri bütün ahlâkî bozukluklardan koruyan sessiz ve güvenli bir alicenaplığın, tertemiz ruh yapısının parlak bir örneği halinde gelişti.
Sayfa 3
Bir gece Cebrail (a.s), Hz. Peygamberi (s.a) Burak üzerinde, Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksay'a götürdü. Hz. Peygamber (s.a) orada diğer peygamberlerle birlikte namaz kildi. Daha sonra göğün çeşitli tabakalarına yükselen peygamberimiz orada bazı büyük peygamberlerle karşılaştı. En sonunda göğün en yüksek tabakasına ulaştı ve Allah'ın huzuruna çıktı. Başka Önemli emirlerin yanı sıra beş vakit namaz da işte burada emredildi.
Sayfa 75 - insan yayınları
“Ey Muhammed! Biz bu Kur’an'ı vahy ederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin.” yusuf/3 Sana vahy ettiğimiz bu Kur’an’la sana kıssaların en güzelini okuruz. Daha önce sen bu kıssadan habersizdin, haberi olmayanlardandın. Allah bilgisi olmadan peygamberin ne bu kıssayı ne de başka kıssaları bilmesi mümkün değildir. Mekke müşrikleri Rasulullah efendimizden İsrâil oğullarının Mısırda yerleşmeleri kıssasını sordular ve böylece peygamberi imtihan etmek istediler. İşte Rabbimiz kıssanın tamamen kendisinden olduğunu ve bu sûreyi Rasulullah efendimize vahy etmesinden önce bu konuda hiç bir bilgisinin olmadığını vurgulayıverdi.
321 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.