Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

EmiN

EmiN
@eministt
Korkak Ve Cihadsız Müslüman...
güzel davranmanın karşılığı elbette güzelliktir. rahmân sûresi, 60. âyet-i kerîme
Reklam
olmam gereken yerden çok uzaktayım, belki de yoruldum, bilmiyorum. öyle karışık, öyle yabancıyım ki, bu aralar kendime bile gelemiyorum.
O Selahaddin ki, İslâm ülkelerini yeni baştan kâfirlerin elinden geri aldi ve Allah'ın kullarını onların tasallutundan kurtardı.
Sayfa 35

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mısır tarihçisi Makrizî diyor ki: "Şiîlik, İsmâilîîik ve İmâmîlik mezhebi gizlendi. Sonunda bütün Mısır ülkesinde hiçbir şekilde varlığı kalmadı."
Sayfa 33
Selahaddin Eyyubî'nin devletinin başlangıcı, Fatımî devletinin sonu ve yeni bir devrin başlaması oldu. Mısır'da Şiîlik ve Rafızîliğin izleri silinmeye başladı.
Sayfa 32
Reklam
îbn Şeddâd şöyle yazıyor: "Bir keresinde hristiyan yaşlı bir kadın ona geldi. Göğsünü yumrukluyor ve durmadan ağlıyordu. Sultan sebebini sorunca: Bir eşkıyanın gelip küçük kızımı çadırımdan alıp kaçırdığı için gece boyu feryad edip ağladım. Sonra biri bana; sultan çok şefkatli ve merhametlidir. Git ondan imdat dile, dedi. Ben de kalktım, sizdeft yardım istemeye geldim. Ben kızımı artık ancak sizden alabilirim, dedi. ; - Sultan kadının haline çok acıdı. Gözleri yaşlarla doldu. Hemen birini ordu pazarına göndererek bu kızı kimin satın aldığım araştırıp bulması için emir verdi. Kim satın aldıysa verdiği paranın kendisine verilerek çocuğunun getirilmesini istedi. Biraz sonra, giden askerin kız çocuğunu omuzuna almış olarak getirmekte olduğu görüldü. İhtiyar kadın yere kapandı, alnını yere 1 koyarak uzun süre kendi (batı) dilinde bir şeyler söylendi durdu, sonra da sevinç ve neşe içinde çocuğunu alıp gitti.
Sayfa 30
Sultan çok asil duygulu, ince yürekli, merhametli bir insandı. Zulme tahammül edemezdi. Haksızlığa, eziyete uğramış zavallı bir kimsenin acıklı halini görmeye dayanamazdı.
Sayfa 28
Vefakârlık, mertlik ve asaletteki durumu şöyleydi; görüşmek ve ziyaret etmek için gelenleri isterse kâfir olsun, eli boş göndermezdi.
Sayfa 28
Tarihçi İbn Hallikân diyor ki: "Arkadaşlarının ve hizmetçilerinin hatalarını, kusurlarını görmemezlikten gelirdi. Bazı kereler hoşuna gitmeyen veya kendisini üzen bir şey duysa dahi ona üzüldüğünü belli etmez ve o kişiye davranışlarında bir fark göstermezdi.
Sayfa 27
Kadı İbn Şeddâd şöyle yazıyor; "Haftada iki kere çarşamba ve perşembe günleri genel izin verilirdi. Fakihler, kadılar, âlimler ve davalılar hazır olurdu. Zengin, fakir, küçük büyük, yaşlı erkek ve kadınlara varıncaya kadar gelmelerine izin verilirdi. Seferde hazarda bu hiçbir zaman terkedilmedi. Bizzat bir keresinde gece gündüz boyu kendisi davalara baktı, kâğıtları, fermanları imzaladı. Hiçbir dilek ve ihtiyaç sahibini eli boş geri çevirmedi. Bunlarla birlikte Kur'an-ı Kerim okumakla ve zikirle de meşgul oldu.
Sayfa 27
Reklam
ibadetlerine ve güzel amellerine ek olarak idarecilik yönünden de üstünlükleri, güzel meziyetleri vardı. Adalet, bağışlama, yumuşak huyluluk, cömertlik, mertlik ve asalet, sabır ve dürüstlük, cesaret ve yiğitlik, azamet ve üstünlük, azimlilik gibi meziyetlerle süslü idi.
Sayfa 26
Kur'an-ı Kerim dinlemeyi çok severdi. Dinlerken çok kere gözlerinden yaşlar boşanırdı. Çok ince kalpli, hassas yapılı, merhamet dolu bir insandı. Her zaman yaptığım gibi bir gün yanma durdum da namaz kılıyordum. Baktım ki secdede uzunca kaldıktan sonra secde yaptığı yer ve sakalı göz yaşlan ise ıslanmış.
Sayfa 26
Hac yapmayı çok arzu etmesine rağmen buna hiçbir zaman fırsat bulamadı. Vefat ettiği sene kesin karar vermişti, ama yine de buna fırsat bulamadı, ölüm geldi.
Sayfa 25
Kadı İbn Şeddâd şöyle yazıyor: "Sultanın mal mülk olarak geriye bıraktığı (tereke=miras) sadece 47 dirhemden ibaretti. Hiçbir arazi, bağ, bahçe, tarla, ev, dükkân bırakmamıştı. Teçhiz ve tekfininde bir kuruş bile onun mirasından harcanmadı. Bütün masraflar ödünç para ile karşılandı. Hatta kabir sandukası bile ödünç para ile alındı." Kefen ihtiyacını, onun veziri ve özel sekreteri olan muhterem insan Kadı İbn Şeddâd helâl bir yoldan temin etti.
Sayfa 25
Hulefâ-i Râşidînin vefatlarından sonra müslümanların başına sanki böyle acı hiçbir gün gelmemiş gibi idi. Kale, şehir ve fezayı bir matem kaplamıştı ki tarif edilemez bir tedirginlik yağıyordu her tarafa. Nasıl birelem ve ızdırap olduğunu, her tarafı nasıl şaşkınlık sessizliği kapladığını ancak Allah bilir.
Sayfa 24
321 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.