"Risale-i Nur benim değil, Kur'ân'ın malıdır; Kur'ân'ın feyzinden gelmiştir. Hiçbir kuvvet onu Anadolu'nun sinesinden koparıp atamayacaktır. Risale-i Nur Kur'ân'a bağlıdır; Kur'ân ise Arş-ı Azamla bağlanmıştır. Kimin haddi var ki, Onu oradan söküp atsın."
Emirdağ Lâhikası-164
Hudûdsuz şükürler, nihâyetsiz medh ü senâlar olsun ol Zât-ı Zü’l-Celâl’e ki,
bizleri cehl-i mutlak derelerinden , isyân ve küfrân bataklıklarından lütuf ve keremiyle çıkarıp, gözleri kamaştıran en parlak bir nûra talebe etmiştir. (Emirdağ Lâhikası-1, s, 146)
hayat-ı dünyeviyeye müştak hissiyatım ve gafil ve tahammülsüz nefsim bu halden istifade ederek, dünyadan nefret ve hastalıklı ve sıkıntılı hayattan usanmak ve berzaha gitmeğe ve oradaki yüzde doksan dostlarını görmeğe iştiyak cihetinde karar veren kalbime ve fânide bâki zevk arayan nefsime itiraz geldi.
Emirdağ-1
Risale-i Nurun herbir kitabı bir Said'dir. Siz hangi kitaba baksanız benimle karşı karşıya görüşmekten on defa ziyâde hem faydalanır, hem hakîki bir sûrette benimle görüşmüş olursunuz. Ben şuna karar vermiştim ki: Allah için benimle görüşmek isteyenleri görüşmediklerine bedel her sabah okuduklarıma, duâlarıma dâhil ediyorum ve etmekte devam edeceğim."
Emirdağ Lâhikası 2
"Ben lâyık değilim. Haddim de değil. Ben bir hizmetkârım, çekirdek gibi çürüdüm gittim. Risale-i Nur ise, Kur'ân-ı Hakîm'in tefsiridir, mânasıdır." Hemen herkesin dediği gibi hatırıma geldi, yahut fikrime geldi, yahut fikrime ihtar edildi gibi tabirleri herkes istîmal ediyor. Benim de bunu söylemekten maksadım bu ki: "Benim hünerim, benim zekâm değil. Sünuhat kabilinden" demektir. Bu da herkesin dediği gibi bir sözdür. Eğer vukufsuz ehl-i vukufun verdiği mâna ilham da olsa hayvanattan tut, tâ melâikelere, tâ insanlara, tâ herkese bir nevi ilhama ve sünuhata mazhar oldukları, ehl-i fen ve ehl-i ilim ittifak etmişler. Buna suç diyen ilim ve fenni inkâr etmek lâzım gelir.
Emirdağ Lâhikası-136
Nasılki âciz, zaîf bir adam, bir batmanı kaldıramadığı halde on batman yük üstüne yığılmış bulunsa; ve dostları onu çok kuvvetli bilip ona gizli za'fına yardımdan ziyade ondan yardım istedikleri halde; o bîçare de onların hüsn-ü zannını kırmamak veyahud kendini çok aşağı göstermemek için gayet ağır ve soğuk olan gösteriş ve tekellüflerle kendini yüksek ve kuvvetli göstermeğe çalışmak çok elîm ve zevksiz olması
Emirdağ-1 -
Bu zaman, îmânı kurtarmak zamanıdır. Seyr-i sülûk-ü kalbî ile tarîkat mesleğinde bu bid'alar zamanında çok müşkülât bulunduğundan, Nur dâiresi hakikat mesleğinde gidip, tarîkatların fâidesini te'min eder
Emirdağ Lâhikası 1
Hakikaten buranın maddî ve manevî havasıyla imtizaç edemiyorum. Sıkıntılarım pek fazla. İkametgâhımı hem dışarıdan, hem içeriden kilitliyorum. Her cihetle yalnızım.
Emirdağ-1
Memleketimizde medrese talebelerinden birisi bir kitabı bitirse veya başlasa, bir tatlı veya yemek meftuhane veya mahtumane diye vermek âdettir.
Emirdağ-1