Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

rumeysa

rumeysa
@rumruru
1998
29 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
İman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i Sâni'i netice veren masnuattaki tefekkür-ü imanîden gelen lemaat ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahîm'in hazır nâzır olduğunu düşünüp, ondan başkasının teveccühünü aramayarak; huzurunda başkalarına bakmak, meded aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmek ile o riyadan kurtulup ihlası kazanır.
Sayfa 163
Reklam
Hem herkesi geveze ve sersem eden ve üç seneden beri odamdan işitilen radyoyu,
Sayfa 146 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Mümkün olduğu kadar geçici rüzgârlara ehemmiyet vermeyiniz, bakmayınız.
Sayfa 130Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bence âlem-i misalin vücudu meşhuddur. Âlem-i şehadet gibi tahakkuku bedihîdir. Hattâ rü'ya-yı sadıka ve keşf-i sadık ve şeffaf şeylerdeki temessülât, bu âlemden o âleme karşı açılan üç penceredir. Avama ve herkese o âlemin bazı köşelerini gösterir.
Sayfa 345Kitabı okudu
İnsan nisyandan alındığı için, nisyana mübteladır. Nisyanın en kötüsü de nefsin unutulmasıdır. Fakat hizmet, sa'y, tefekkür zamanlarında nefsin unutulması, yani nefse bir iş verilmemesi dalalettir. Hizmetler görüldükten sonra neticede, mükâfat zamanlarında nefsin unutulması kemaldir. Bu itibarla ehl-i dalal ile ehl-i kemal, nisyan ve tezekkürde müteakistirler. Evet dâll olan kimse, bir iş ve bir ibadet teklifinde başını havaya kaldırarak firavunlaşır. Lâkin mükâfatın, menfaatın tevziinde bir zerreyi bile terketmez. Amma nefsini unutan ehl-i kemal sa'y, tefekkür, sülûk zamanlarında herşeyden evvel nefsini ileri sürüyor; fakat neticelerde, faidelerde, menfaatlerde nefsini unutmakla en geriye bırakıyor...
Sayfa 238 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Zâten nefsim hizmete feda olmağa hazırdır.
Sayfa 264 - Envar neşriyatKitabı okudu
Eğer Kur'an okunurken, namazın, tesbihatın tetimmesi ise, kıbleye karşı duranlar vaziyetlerini bozmamak evlâdır. Yalnız müezzinin önündeki adam arkasını çevirsin, yahut çekilsin. Eğer Kur'an müstakil olarak okunursa, okuyana karşı teveccüh etmek evlâdır. Hem cihat-ı sitte ile mukayyed olmayan ruh kulağıyla dinleyen adam kıbleye karşı teveccüh etse ve cismanî kulağıyla dinleyen adam, okuyana karşı teveccüh etse evlâdır.
Sayfa 252 - Envar neşriyatKitabı okudu
Geçen hafta aldığım mektubda, "Senin ve Şerif Efendi'nin ifadeleri kısadır, birşey anlaşılmıyor. Tenkid mi? Takdir mi?" buyurdunuz. Bütün eserlerinizi takdir ve kemal-i istihsan ile karşıladığımız malûm-u âlîleridir. Esasen tenkid edecek kudret-i ilmiye değil bizde, Türkiye ulemasında olmadığı hâdisat ile sabittir.
Sayfa 190 - Envar neşriyatKitabı okudu
Nazarım nereye ilişse, aklım herhangi bir hali muhakeme etse, muhayyilem ne ile meşgul olsa, sâmiam ne duysa, kalbim nereye gitse, dolaştıkları yerlerde ve tesadüf ettikleri şeylerde, beşere bakan pek büyük âsâr-ı rahmeti görüyor. Semavat ve arş, bütün heybetiyle insanların seyrangâhı, cennet mesken-i hakikîsi oluyor. Zemin bir hane şekline giriyor. Mele-i A'lâ'nın sekeneleri ve zemin yüzüne serpilen yüzbinlerce mahlukat ve nebatat enva'ının insanların hâcetleri için koşuştuklarını, sineklerden balıklara, zerrelerden yıldızlara kadar küçük büyük her bir masnu, insanların yüzüne vahşetle değil, gülerek baktıklarını görüyor.
Sayfa 188 - Envar neşriyatKitabı okudu
Cenab-ı Hak hayr-ı mahz olarak melaikeyi yaratmıştır, şerr-i mahz olarak da şeytanı yaratmıştır, hayır ve şerden mahrum olarak behaim ve hayvanatı halketmiştir. Hikmetin iktizasına göre, hayır ve şerre kàdir ve câmi' olarak dördüncü kısmı teşkil eden beşerin yaratılması da lâzımdır ki; beşerin şeheviye ve gazabiye kuvvetleri kuvve-i akliyesine münkad ve mağlub olursa, beşer mücahedesinden dolayı melaikeye tefevvuk eder. Aksi halde hayvanattan daha aşağı olur, çünki özrü yoktur.
Envar Neşriyat
Reklam
وَيَقْطَعُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ Bu cümledeki emir, iki kısımdır: Birisi, teşriîdir ki, sıla-i rahim ile tabir edilen akraba ve mü'minler arasında şer'an emredilen muvasala hattıdır. Diğeri, emr-i tekvinîdir ki, fıtrî kanunlar ile âdetullahın tazammun ettiği emirlerdir. Meselâ ilmin i'tası, manen ameli emrediyor; zekânın i'tası, ilmi emrediyor; istidadın bulunması, zekâyı; aklın verilmesi, marifetullahı; kudretin verilmesi, çalışmayı; cesaretin verilmesi, cihadı manen ve tekvinen emrediyor. İşte o fâsıklar, bu gibi şeylerin arasında şer'an ve tekvinen tesis edilen muvasala hattını kesiyorlar. Meselâ akılları marifetullaha, zekâları ilme küs olduğu gibi; akrabalara ve mü'minlere dahi dargın olup, gidip gelmiyorlar.
Sayfa 230 - İşarat-ül İ'caz[2022]
Cenab-ı Hak'tan merhamet de rica edilemez. Çünkü ibtâl-i hak için çalışan adam; Hak'tan yardım, merhamet talep edemez.
Sayfa 116 - Envar Neşriyat
Bir parça cam, büyük bir sahrayı gösterdiği gibi, bazan olur ki; bir kelime, uzun ve hayalî bir macerayı sana gösterir. Bir kelime, pek acib bir vukuatı senin gözünün önüne getirir, temessül ettirir. Yahut bir kelâm, zihnini alır, misalî âlem-i misallere kadar götürür, gezdirir.
Sayfa 60 - Envar Neşriyat
Âdi bir yol kapandığı zaman, bütün yolların kapanmış olduğunu tevehhüm etmek, cehaletin en büyük bir şahididir.
Sayfa 180 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Büyük bir şeyin etrafını kazıyorum. Amma bilmiyorum keşfedebildim mi?
Sayfa 134 - Envar NeşriyatKitabı okudu
233 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.