“Başyapıt” ifadesini sonuna kadar hak eden bir eser Karamazov Kardeşler. Dostoyevski’nin dehasını bir o karakterde, bir bu karakterde konuşturduğu eşsiz bir eser.
Her bir karakterde Dostoyevski’den izler görmek mümkün. Bu yönüyle Dostoyevski’nin bize zihnini en açık yüreklilikle açtığı kitap diyebiliriz Karamazov Kardeşler için.
—-spoiler——
Özellikle Smerdyakov karakteri kitabın bana kalırsa en ilginç karakteri diyebilirim. Kötülükten doğmuştur ve amacı salt kötülüktür. Kötülüğü yaparken herhangi bir amaç gütmemiştir. İntikam duygusuyla da yapmamıştır. Sadece dürtüleriyle hareket etmiştir ve bu yönüyle Sara hastası smerdyakov (dostoyevski kendisi de sara hastasıdır) bana kalırsa Dostoyevski’nin zihnindeki şeytanı sembolize eder.
Alyoşa ise çalkantılı hayatından dinine ve saf duygularına dönüşüdür Dostoyevski’nin.
Kitabın karmaşık ve çok katmanlı karakterleri olan İvan ve Mitya’nın zihinlerinin işlenişi ise tek kelimeyle mükemmeldir.
Sonuç olarak insan Karamazov Kardeşler’i okurken bir kitabı değil, kitabın karakterlerini okuyormuş gibi hissediyor. Okuduğumuz şey sayfalar değil de o karakterlerin zihinleri oluyor.
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,6bin okunma
Tüm hayatımı vicdanım tarafından rahatsız edilerek yaşadım ama aynı zamanda vicdanım sadık bir yoldaş oldu - onunla kasvetimizde oynaşırken her zaman yanımda duran sadık bir eş gibi. Bir de “kirli çamaşırları olmak” diye bir deyim vardır. Benim için o çamaşırlar doğduğum anda kirliydiler ve ben büyüdükçe temizlenmek yerine daha pis ve iğrenç hale geldiler, ta ki her gece milyonlarca farklı cehennemin azabını çekecek kadar kokusu ağırlaşana dek. Öyleydiler öylesine ama yavaş yavaş bana kendi kokumdan daha tanıdık gelmeye başladılar.
Şiirler doğacak kıvamda yine
Duygular yeniden yağacak kıvamda.
Ve yürek imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
Ey her şey bitti diyenler
Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler
Ne kırlarda direnen çiçekler, ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler.
Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Çeşit çeşit azap içinde, “varım!” diyeceğim; işkenceden kıvranırken gene, “varım!” İşkence masasında da, “varım”; güneşi görüyorum, görmesem de varlığını biliyorum. Güneşin varlığını bilmek bile yaşamaktır.