Emre Çakır

Emre Çakır
@emreckir
Öğretmen
Samsun
14 okur puanı
Haziran 2022 tarihinde katıldı
Çünkü yapılacak şeylerin en doğrusu evimize dönmektir.
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski
8/10 · 62,5bin okunma
Neden her şey böyle oluyor, iyi bir insan karanlıkta kalıyor, bir başkasınaysa mutluluk kendiliğinden geliyor? Biliyorum, biliyorum, canım, böyle düşünmek iyi değil, serbest fikircilik bu; ama içtenlikle, hakikat adına, neden bazıları için kader, yavrusu daha annesinin karnındayken mutluluk müjdesi verir, ama bir başkası yetimhaneden çıkıp doğruca sokaklara düşer? Günah, canım, günah böyle düşünmek, ama ister istemez gelip ruha giriyor günah.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
95 syf.
·
Puan vermedi
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet
7.8/10 · 28,5bin okunma
Reklam
Her şey tekrar sessizliğe, karanlığa gömüldü. Lambamı yakmadım, karanlıkta oturmak hoşuma gidiyordu. Kayıp düşüncelerim, unutulmuş korkularım, beynimin hangi köşesinde gizlendiklerini bilmediğim hayallerim, karanlıkta canlanıyorlardı.
Her şeyin boş ve geçici olduğunu hissettim. Katran gibi siyah gökyüzü delik deşik eski kara bir çadırı andırıyor, deliklerinde sayısız yıldız parıldaşıyordu. Çığlıkların içinde bir köpeğin uluduğu işitiliyordu. Düşündüm: "Gökte herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa, benimki çok uzakta, karanlık ve pek önemsiz bir şey olmalıdır. Belki de benim hiç yıldızım yok!"
Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar, birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler.
Ben çoğu zaman, unutmak, kendimden kaçmak için hatırlıyorum çocukluğumu. Kendimi hasta olmadan önceki gibi hissetmek için.
Acaba bir baştan bir başa hayat, gülünç bir kıssa, inanılmaz ve ahmakça bir masal değil midir?
Reklam
Binlerce eğribüğrü sokakları, basık evleri, mektep ve kervansaraylarıyla "dünyanın gelini" dedikleri kenttir bu. Dünyanın en büyük kenti bilinen ve odamın gerisinde nefes alan, yaşayan kent. Köşemde gözlerimi yumdum mu onun o karışık gölgelerini hayal ederim. Kentin köşklerinden, mescitlerinden, bahçelerinden beni etkileyen, gözümün önünde canlanan tek şeydir bu gölgeler. Duvarda bir de aynam vardır, ki bakar yüzümü seyrederim. Münzevi hayatımda bu ayna, benimle hiçbir ilişkisi olmayan ayaktakımlarının dünyasından daha önemlidir.
Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! O görmeler yüzünden gözlerim, eşyanın yüzeyinde, ruhu özü örten o ince ve sert kabukta aşındı. Artık hiçbir şeye inanmıyorum, hattâ şimdi eşyaların ağırlığından, sabitliğinden, açık seçik gerçeklerden şüphe ediyorum. Avludaki taş havana parmağımla vursam ve sorsam: sabit misin, muhkem misin? Evet! diye cevap verse bilmem inanır mıyım!
Hem sonra daha nesine takılıp kalacağım bu dünyanın? Hayat denen şeyden el çektim, bıraktım, pekâlâ, gitsin elimden! Ben gidince de, adam sen de, kim isterse okusun benim bu kâğıt parçalarını. Ne gelecek umurumda, ne onlar. Yazıyorsam, yazmak ihtiyacı beni zorluyor da ondan.
Gözlerinde, onun o siyah gözlerinde aradığım derin, ebedi geceyi buldum; o gecenin korkunç, büyülü karanlıklarına daldım. Derinlerdeki benliğimin güçlerini dışarıya çekiyor gibiydi bu karanlıklar. Ayaklarımın altında yer sarsılıyordu. Düşsem yıkılsam tarifsiz bir haz olurdu bu benim için.
Bense onun gözlerine muhtaçtım, bir bakışı yeterdi; felsefenin bütün müşküllerini, teolojinin bütün muammalarını çözmeme yeterdi.
172 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.