tamam, kapak çok güzel.
gotik, karanlık ve cezbedici bir havası var. en azından öyle olduğunu vaat ediyor. olmalıydı da. nitekim dünyası ve baş karakterin durumu baktığımda ilgi çekici. kafamda film sahneleri canlandığında ortaya gerçekten harika bir görsellik ve olay akışı çıkıyor.
gelelim yazara. ergen karakterler ya da yeni yetişkinler, ergence yazım dili gerektirmez. bu ikisi tamamen ayrı şeylerdir ve yazarlar bunu neden bir türlü oturtamıyor anlamıyorum. içinde bulunduğumuz dünya ve durumda bile karakterlerin endişeleri ve aşk kısımları o kadar klişe ve gereksizdi ki... olmaları gerekiyordu ama üstlerinde becerikli bir şekilde duramamış. dili basit, dili ergence ve dili göz devirtici.
güzel başladı aslında, yine de o basitliğini hissettirerek. neyse dedim, genç kurgu okuyorsun, pek bir şey umma, dedim. yine de umdum çünkü potansiyeli olan şeylerin harcanışı beni sinirlendiriyor.
ters köşe yok, her şey belli bence. şaşırdığım hiçbir şey olmadı, heyecanlandıran ögeler yine beklentimi düşürdüğümden heyecanlandırdı ama kitabın yarısından sonrası diyalogları okuyup biraz paragraflara göz gezdirmemle ilerledi çünkü bla bla bla.
final sahnesinin gözümde canlanan hali o kadar güzeldi ki şahsen kitapta okuduklarıma değil kendi kendime modifiye ederek sunduğum hayal ile heyecanlandım.
devamını benim için aman aman merak ettirmiyor. yine de hızlı okunuyor ve kendi kafamda güzelleştirdiğim halleriyle karakteri sevdiğimden ve olayı devam ettirip nereye bağlanacak görmek istediğimden ikinci kitabı da okumayı düşünüyorum.
lütfen genç kurgu yazarları kendilerine gelsin. gerçekten birine kafa atacağım en sonunda.