Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

cemo

cemo
@entel_karinca
Sana dokunmak teni soyunmaktır yokluğa Tan ağarırken giyinmek kalabalık şehirleri Rütbesiz acıların kan kaybıyla vurulmak... Sana dokunmak birazda aşka benzer Destanlar vurulur sırtından Aşığın sazı kırılır,şairin sözü....
Diyalektik Materyalist
Marksist-Leninist
From Atina & İstanbul with love...
387 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
"Hiç kimse hak ettiği ilişkiyi elde edemez. Bu kimi için sonu gelmez bir içerleme kaynağıdır, kimi içinse sonu gelmez bir arzu kaynağı. Kimileri içinse en önemli şey, sonu olmayan bir şey bulmuş olmaktır."
Reklam
"Tekeşliliğe inanmak, tanrıya inanmaktan pek farklı değildir."
●İkinci olay ertesi akşam oldu. Elektrik sorumlusu daha sıkı çalışmak için voltajı yükseltti bu kez. Sonuçta, makineye girenler haddinden fazla sıcaktan yandılar. Makinenin çıkış kapısını açtıklarında gözlerine inanamadılar. Sıska, buruş kırış ciltli, kemik torbasına dönmüş, yırtık pırtık giysili, kaim gözlüklü sayısız profesör döküldü kapıdan. Aşırı hararet görmekten olacak; Taş Devrinde bilim ve edebiyat, o dönemde konuşulan diller, sözcüklerin kökleri ve türeyiş biçimleri, bu dillerin lehçeleri ve gramer özellikleri hakkında tartışıyorlardı. Ne yoruluyor, ne acıkıyorlar, hiçbir şey dikkatlerini dağıtmıyordu. Kulaklarının dibinde top atsan, ne kale alıp başlarını çeviriyor, ne de tartışmalarını kesiyorlardı. Köftehorlar sanki hiç bu gezegenden değildiler!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
●Uykusuzluk ve aşırı yorgunluk yüzünden elektrik sorumlusu uyuya kaldı ve sistemi kontrol edemedi. Bilinmeyen bir nedenle voltaj aniden yarıya kadar düştü. Sorumlu uyanıp da durumu farkedene kadar makine birkaç bin lise ve üniversite mezunu çıkarmıştı. Hararetin yeterli derecede olmaması yüzünden ne yazık ki bunlar iyi işlenmemiş, kavramamışlardı. Hepsi de hamurdu. Ders kitaplarındaki konuları su gibi ezberlemişlerdi. Bir kelime sektirmeden tüm konuları anlatıyorlardı ama yine de kafaları eşek kadar çalışmıyordu.
●Bu sırada ana makine iyi çalışıyordu. Kıyı bucak her bir yandan öbek öbek okuma yazma bilmeyen insanlar toplanıp damperli kamyonlarla getiriliyor ve makinenin deposuna boşaltılıyordu. Makinenin öbür ucundan eli yüzü düzgün, tertemiz, (el değmeden) paketlenmiş okur yazarlar çıkıyordu
Reklam
●Birleşmiş Milletler teşkilâtı cahillikle mücadeleyi ülkemize bıraktığından yetkililer geriye kalanları okur-yazar yapmak için acele ediyorlardı. Sonra dünyadaki diğer ülkelere geçeceklerdi. Uzun uzun düşündükten sonra bir yol buldular. Cahillikle mücadele kampanyası için yardıma koşacaklara büyük ödüller koydular. Yetmiş otomobil, yediyüz ton altın bu ödüllerin yanında devede kulaktı.
●Serbest meslek sahipleri varlarını yoklarını paraya çevirip, yedinci yedi yıllık kalkınma plânı uyarınca cahillikle mücadele kampanyası için açılan “M-7-7” numaralı hesaba yatırıyorlardı. Onlar da teker teker Tanrı’nın rahmetine kavuşuyor ve buna karşın cenazelerinin ardından yetmiş araba birden hareket ediyor; ödül olarak aldıkları yediyüz ton altın ile yedi ton gümüşten görkemli bir mezar yapılıyordu onlara. Bu fedakârlık anıtı sonraki nesillerin ziyaretgahı olacaktı.
●Kasap dükkânlarına, fırınlara, bakkallara kocaman kocaman levhalar asılmıştı: “Okur yazar olmayana mal satılmaz.” ●Fotoğrafçılar okur yazar olmayanların resimlerini çekmiyor, nüfus idaresi okur yazar olmayanlara nüfus örneği vermiyordu.
Polisler cop yerine dev kalemler takmıştı bellerine ve toplum düzenini bozanların kafasına bu kalemlerle vuruyorlardı.
330 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.