Esrarengiz bir hayattan rol çalan bireylerdik
Kim olduğumuzun pek de önemli olmadığı meçhul kişiliklerdik
Fragmanı olmayan
Bizati kendisiyle muhattaplığımızın olduğu bir serüvenin kalbindeydik
Yaşamlarımız farklı birer senaryo olarak yazılmış
Dertlerimiz dillere pelesenk olmuş
Adanmışlıkları amaç edinmiş
Zihinlerimizde kaybolmuş
Sessiz bir
Özellikle şehirlerde yaşayan günümüz insanının -daha sonra bahsedeceğimiz stresle alakalı bir sürü konuda- en önemli silahı; stresi yönetebilme, anda kalabilme ve anda kaldığı anda da yararıcı olabilme becerisidir. Eğer insanlar bunu öğrenebilirlerse -ki yöntemleri çok muhtelif ve kolaydır- bugün ölüm sebeplerimiz arasında en başlarda gelen strese bağlı rahatsızlıklar ve enteresan bir şey yapıp da kendini gerçekleştirememekten dolayı içine düşülen depresif durumlar, hızla ortadan kalkacaktır.
bir film izlemiştim. aslında çok sıkıcı bir filmdi ama orada bir karakter çok enteresan bir hikaye anlatıyordu. o hikaye aklımdan hiç çıkmadı. şimdi şu binlerce insanın hangisine sorarsanız sorun, hiç birinin reddedemeyeceği bir yetenek ile ilgili. çok mu iddialıyım? evet öyleyim.
şimdi soruyu size soruyorum: geleceği görmek ister misiniz?
“Gördüğün gibi piyano çalmasını bilmiyorum. Ama sen çaldığında müziği duyabiliyorum.”
Bu kitabı okurken sanırım beni en çok sarsan cümle bu
oldu oldu. Enteresan bir şekilde kendi geçmişime gittim. Owen’a bir çok yönden benzeyen bir çocukluk geçirdim. Muhtemelen bugün de yalnızlık isimli evcil hayvanımla birbirimize bu kadar sadık olmamızın en büyük sebeplerinden birisi de bu.
İnsanları çocukluklarındaki ilişkiler büyütür tıpkı Owen ve Natalie’de olduğu gibi. İki doğru insan yan yana geldiğinde o ikisi artık Her yerden çok uzakta olacaktır. Sizin de başınıza gelmez mi sevdiğiniz insanlarla yan yana olunca dünyadan uzaklaşma belki de Throne’a taşınma hissi.
Bu kitapta öyle çok da aman aman şeyler bulabileceğinize, bir edebiyatçının karmaşık cümleleri arasında akıl yanması yaşayacağınıza söz veremem ama gençliğinizden, ilk dostluk veya ilk aşkınızdan bir şeyler bulabileceğinize söz verebilirim.
Neticede her birimiz insan taklidi yapan gorillerden fazlası değiliz ve taklit ettiğimiz insana tabii ki çoğunluk karar veriyor.
Not: Ben bu kitabı okurken en çok Mac DeMarco’nun Chamber of reflection isimli şarkısını dinledim.
Yellowstone çok büyük yanardağ...patladığında Amerika'nın yok olacağını, ve her an patlayabileceği söyleniyor ki zaten fokur fokur kaynıyor orası :) hatta dünyanın tekrar buzul çağına girebileceği söyleniyor ki, medeniyet sil baştan değişecek demektir bu.
Kudüs hep yedili rakamların olduğu zamanlarda el değiştirmiş, 2027 ya da bir temmuz günü ya da ayın yedisinde yine el değiştirebilir. El Kassam'ın operasyonunun da 7 Ekim'de olması enteresan....şifreleri ele geçirsek de geçirmesek de İsrail, Amerika ve batı medeniyet çökecek :)
Dünya hiçbir zaman aynı kalmadı ve kalmayacak. Güçlüler en güçlüyüz zannettiği bir anda gümbürtüye gitti ve gitmeye devam edecek. Hiç adam yerine konulmayan, küçümsenen, cahil denen birileri yeni bir medeniyet hep kurmuştur ve kurmaya devam edecektir. Eşyanın tabiatı bu.
Kitap ve Kahve Kokusu
@Kaldion
·
28 Mayıs 16:39
Bir önceki paylaşımda ki ilgili konuya ithafen, Kur'an'da bahsi geçen ilgili konu ayetlerinden hiçbir şekilde şaşmasının mümkün olmadığı, cebir hesaplamalarından çıkarttığım sonuçlar:
Hikayenin sonunda okyanusa düşen bir göktaşı okyanusun taşmasıyla Amerika'yı haritadan siliyor ve tektonik sebeplerden yerin dibine batıyor.
Bu, gelecek nesiller de Amerika kıtası'nın varlığının ve yokluğunun tartışılmasına sebebiyet veriyor.
Tıpkı Mu kıtası gibi..
İsrail çar bombası yiyor.
Avrupa milyarlarca insanın istilasına uğrayıp tek tek, ev ev yağma ediliyor..
Birde işin ilginç yanı, bu olayların vuku bulması oldukça yakın tarihlerde gözüküyor.