Enver Gökçe...
Siyasetin işkence ve ölüm kokan sokaklarında, bir avuç şehirlinin bir kucak dolusu köylüsüne galip geldiği zamanlarda; kokuşmuş düzene pırıl pırıl düzensizliği tercih eden şairidir.
Otobiyografisinin ve şiirlerinin yer aldığı bu kitapta Türk Edebiyatı' nın unutulmuş dehlizlerinde güzel bir yolculuğa çıkacaksınız.
O' nun
Sen benimsin,
Ciğerparem, sevdiğim
Gülden ağır
Söylemem sana
Saçlarına
Kızıl güller takayım
Salın da gel,
Bir o yana
Bir bu yana
Meğer
Müşkil işmiş hürriyet
Savunmayla yetmiyor
Bir başka sevda!
Telden
Demirden geçsen
Mapusu delsen
Ne fayda!
“Fakültenin yanı demirden köprü
Fakültenin önü bir sıra kavaktı
Biz bir garip yiğit kişiydik
Bütün hürriyetler bizden uzaktı
Faşistler camlara yürüdüler
Kürsüleri kırdılar, höykürdüler
Tığ teber şahı merdan
"Tanrı Dağı kadar Türktü bunlar,"
"Hıra Dağı kadar Müslüman."
Ve de kanlı bıçaklı düşman …
Gökler ışıyordu yer yer
Sen ne hakim, ne evliya, ne kul, köle, ne şövalyesin,
Sen yirminci yüzyıl insanı!
Dost dediğim, yaren dediğim, kardeş dediğim,
Ekmeğim benim,
Gülüm, bağım, bostanım benim:
VATANDAŞ.