Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Demek İnsan En Yüksek Mertebede Hayvandır Yeni Anladım”
“Fakültenin yanı demirden köprü Fakültenin önü bir sıra kavaktı Biz bir garip yiğit kişiydik Bütün hürriyetler bizden uzaktı Faşistler camlara yürüdüler Kürsüleri kırdılar, höykürdüler Tığ teber şahı merdan "Tanrı Dağı kadar Türktü bunlar," "Hıra Dağı kadar Müslüman." Ve de kanlı bıçaklı düşman … Gökler ışıyordu yer yer Ortalık ala şafaktı.”
Enver Gökçe
Enver Gökçe
Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Çit köyünde, 1920 yılında doğar Gökçe. Ankara’ya gelişleri, kendi deyimiyle “çok soğuk, hemen hemen kışın yeni başladığı” dönemlere rastlar. 9 yaşındadır o yıllarda henüz. Yanlarında hayvanları, hanlarda yata yata zorlu bir yolculuğun ardından Ankara’ya göçerler, on bir günde. Cebeci Ortaokulu ve Ankara’nın o yıllardaki ünlü okulu Gazi Lisesi’ni bitirir.... 1940’lı yıllar, Türk şiirinin güçlendiği yıllar olarak geçti edebiyat tarihine. Toplumsal gerçekçilik akımının da etkisiyle önemli kazanımlar elde edildi ardı ardına. Önce hece kaldırıldı şiirden. Özellikle
Ahmet Kutsi Tecer
Ahmet Kutsi Tecer
, halk şiiri geleneğini yeniden canlandırmaya çalıştı. Şiirde Nazım etkisine karşın, Garip akımı doğdu.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık
ve arkadaşlarının etkisiyle gelişen bu akım ile de şiirde ölçü, uyak ve şairanelik silinmeye çalışıldı. Ardından İkinci Yeni dönemi başlayacaktı.
Cemal Süreya
Cemal Süreya
ve
Edip Cansever
Edip Cansever
’in öncülük ettiği bu akım da Garip akımının tam tersi bir kadrajdan baktı şiire. Somuta karşı soyut, şiirde rahatlık yerine zorlama… Bu akımda önemli olan, önce biçimdi. Siyasal nedenlerden ötürü basılması yasak olan Nazım şiirlerinin, 1965 yılından sonra yeniden basılmasıyla birlikte ise toplumcu şiir yeniden kendini bulacaktı. Toplumsal gerçekçilik, ülkemizde bu akımın en güçlü sesi olan
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
ile başladı. Zamanla
Rıfat Ilgaz
Rıfat Ilgaz
,
Enver Gökçe
Enver Gökçe
,
Arif Damar
Arif Damar
,
Attila İlhan
Attila İlhan
,
Ahmed Arif
Ahmed Arif
,
Şükran Kurdakul
Şükran Kurdakul
gibi sanatçıların da eklenmesiyle, başlangıç döneminde önemli eserler verildi. 1950’li yıllara gelindiğinde ise
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Hasan Hüseyin Korkmazgil
,
Ceyhun Atuf Kansu
Ceyhun Atuf Kansu
,
Talip Apaydın
Talip Apaydın
,
Mehmet Başaran
Mehmet Başaran
gibi şairler, toplumcu gerçekçilik saflarında yer aldılar... Şiirde halk kültürünü canlandırma çabasında olan
Ahmet Kutsi Tecer
Ahmet Kutsi Tecer
, dergiye (ÜNLÜ dergisi) yön verenlerdendir. Gökçe’nin görevi ise düzeltmenlik ve dergi çıkarma tekniği üzerinedir. Bu arada Ülkü dergisinde ilk şiiri yayımlanır. Nitekim Ahmet Kutsi Tecer, bu şiiri kötü olarak niteler ve Gökçe’ye şiiri bırakarak düz yazıya yönelmesini salık verir. Gökçe de bunun üzerine, “istersem daha kötüsünü de yazabilirim” diyecektir. Bu şiir; “Köylülerime” adlı şiiridir. Anamız birdir, aynı memeden emmişiz dostlar. Kan kardeşiz, sizlere kanım kaynıyor. Sizlerle beraber herk ettik toprağı, Beraber yattık hapiste, beraber teskere aldık Ve maniler yaktık hasret için; Gülemediysek de boş verdik beraber… Halay mı çekmedik kol kola, Horon mu tepmedik diz dize, Cepken mi vermedik rüzgara? Koyun koyuna yattık toprak duvarlarda Sıtmayla, sığırla, davarlarla… Daha da yatarız dostlarım daha da… Gün gelirse eğer Halay çeker, türkü söyler gibi yan yana Mavzer mavzere verip de Düşmana kurşun da atarız. Sizlere kanım kaynıyor, yabancı değilsiniz bana…
Enver Gökçe
Enver Gökçe
Daha üniversite yıllarından beri şiir, hep hayatının içinde olur Gökçe’nin. 1945 yılında, okul devam ederken bir ara şiir yazmayı bırakır Gökçe. Nedenini ise sevgili dostu
İlhan Başgöz
İlhan Başgöz
, “Enver Gökçe ile Bir Nice Yıl” adlı eserinde şöyle anlatır; “Divan şiirinden söz etmez olduk. Zaten o yıllarda Dil Tarih’in koridorlarından başka bir güçlü şiir dalgası esmeye başlamıştı. Bursa Hapishanesi’nden geliyordu.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
, ilk şiirlerindeki soyut, ideolojik havayı bırakmış, ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’na eğilmişti. Her gelen şiirini ezber ediyor, dikkatle kopya ederek saklıyorduk. Divan şiirinin selvi boylu güzelleri, bizim dilimizde de yerini, ‘Arap kısrağının üstünde taze, yeşil selvi gibi duran, ince uzun yiğitlere’ bıraktılar. Nazım’ın şiiri, Enver’i şaşırttı. Yaptığı ise güvenini sarstı. Uzun zaman şiir yazmadı Enver. ‘Usta her şeyin iyisini söylemiş, başka ne yazılır artık?’ diyordu.” Toplumsal gerçekçi şiirin en iyi örneklerini veren Nazım Usta, bir başka usta Enver Gökçe’nin uzunca bir süre şiir yazamamasına neden olacaktır bu yolla, fakat Gökçe’nin de kendine güveni yeniden gelecektir. Divan şiirine ve Tecer’e olan yakınlığıyla da Halk şiirine olan ilgisini, Nazım’ın şiirleriyle de harmanlayarak yepyeni bir bileşim yaratır. Bu bileşim birçok kesim tarafından tutulur ve Gökçe henüz 23 yaşındadır. Yaklaşık yedi yıl boyunca bu yolda önemli eserler verir. En verimli dönemindedir. 1948 yılında ilk kez gözaltına alınır ve üç ay boyunca, suçsuz bulunmasına rağmen Ankara Cezaevi’nde kalır. Hapishanede de şiirlerine devam edecektir. Ve belki de birçoğumuzun Enver Gökçe deyince akla ilk gelen şiiri, incelemenin en başında yazdım “Fakültenin Önü”nü burada yazacaktır...
Yaşamı - Bütün Şiirleri
Yaşamı - Bütün ŞiirleriEnver Gökçe · Ayko Yayınları · 198389 okunma
·
215 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.