Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tapınakta günde beş defa yapılan törenler sabah başlar ve Napahu Sa Şamsi denilen Güneş'in doğuşuyla birlikte dik biti denilen "Tanrıları uyandırma” ritüeli yapılırdı. Sonra "pit babi" yani "tapınak kapısının açılışı gelirdi. Sonra da iki öğün yemeğin çıkması ritüeli yapılır ve "kutsal gün" tapınağın kapanışıyla sona ererdi. Bunun dışında idolleri giydirme, bahar bayramları ve mevsimsel ritüeller gibi haftalık ve aylık ritüeller de vardı
MÖ 2050 civarinda SÜMERLER de hükümdarlık yapan Ur-Nammu'nun "din ve devlet işlerini ayıran kanunlar çıkarması da bunun göstergesidir. Hammurabiden yüzyıllarca önce çıkarılan bu "laik" yasalar hükümdarın gücünü elinde toplama çabasıdır, ancak zaman geçtikçe göreceğiz ki bu "laiklik" yok olacak ve hükümdar kendini "Tanrının yeryüzündeki görüntüsü" olarak ilan edecektir.
Reklam
392 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Yazarın kalemine yüreğine sağlık
Boğa ile Kurt krallığının başından geçenleri çok beğenerek okudum. Okudukça yaşadığımız sorunların parçalarını görünce yazarın hayal gücüne ve yazma gücüne hayret ettim. Bunu yazmak için mangal gibi yürek gerek diye düşündüm. Anneme bir çok yeri anlattım. Okumaya doyamadım. Bayıldım. mutlaka okuyun ve okutun.
Masalcı
MasalcıErhan Altunay · Destek Yayınları · 2016823 okunma
Uyuyor sandığınız insanlar elbet uyanacaklar” dedim. “O küçümsediğiniz halklar sizi boğacak.”
Kuzeydeki buzlar eriyor. Milyonlarca yil öncesinin virüsleri ortaya çıkacak. İnsanlığı bekleyen bu tehlikenin yanında ebola virüsü hiçbir şey... Adamlarımız kutuplarda çevre örgütü adı altında bunlar üzerine çalışıyor.”
. “Benim geldiğim yer de öyle. Köydekiler kendi köylerinin ve doğalarının kıymetini bilmiyorlar artık. Şehirlerin zehirli havasını solumak, zehirli yiyeceklerini yemek istiyorlar. Toprak artık tatmin etmiyor, üstlerine bina diktikçe mutlu oluyorlar. Yüzyılların verimli topraklarını çoraklaştırmak istiyorlar. Köyde barış içinde yaşarken şehirlerde birbirlerine düşmanlar. Bizde de darbeler oldu. Şekil değiştiriyorlar sadece artık. İnsanlar mutsuz.
Reklam
İnsanın acısı neredeyse canı oradadır” dedi. “Bizim de buna benzer bir halk sözümüz var” dedim.
Çoban kaçarken muhafızlardan bir tanesi onu görmüş ve elindeki mızrağı Çoban’a fırlatmış. Mızrak Çoban’ın sırtına gelmiş ancak saplanacağı yerde parçalanmış. Bunu gören Eski Büyücü, eski bir efsaneyi hatırlamış. Efsaneye göre ejderhanın dumaniyla yıkanan bir adamahiç bir silah işlemezmiş.
Her gün süren kavgalarla, öfkeli patlamalar ve akabindeki depresyonlarla aşk olmaz, olsa olsa sadece bir tutku söz konusudur. Aşk kişiyi geliştirdiği ve şifalandırdığı sürece aşktır.
Reklam
Unutmamalıyız ki, birini sürekli yargılayan insan aslında karşısındakini ayna olarak kullanır ve kendini yargılar; işin kötüsü de yanındakiler de bunu fark eder. Romalılar da başkasını yargılarken, insanın aslında kendini yargıladığının farkındaydılar. Publius Syrus'un da dediği gibi, yargıç bir olay hakkında hüküm verdiğinde, kendi hakkında da vermiş olur..
Umutsuzluğa alışmak umutsuzluğun kendisinden daha kötüdür.
Yalancı!” diye bağırmış meydarıdakilerden biri. “Yalan söylüyorsun sen. Belki de aklını yitirmişsin. Senin gibileri konuşturmamak. Bu ülkede aklı başında birçok adam var. Sana m düştü gerçeği anlatmak? Sen bizi kandırmak için buradasın. Akıllı adamlar sana cevap verecektir ama ben seni susturmasını biliyorum.”            .
Reklam
Büyücü o anda eski kehaneti hatırlamış: “Bir kral gelecek kral kanından. Hiçbir zarar görmeyecek kara silahtan. Tacı onu bekliyor. Kendi kendini gören halktan.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.