Kendini iyi hissetmesini sağlayan düşünceleri bile, düşsel havasını kaybetmiş derin yaralar açan sert uçlu bir ok olmuştu. Her şeyde gizli bir düşmanlık ve onu yaralamak isteyen kasıt vardı.
İyi niyetiyle, çabuk inanan fıtratıyla, ürkek ve yumuşak başlı biri olmuştu ömrü boyunca... Oysa insan böyle değil, başkalarının hayatlarından beslenen, acımasız ve yırtıcı bir hayvan gibi hırslı ve sinsi olmalıydı.
Kendisindeki mutlu olma inancının da aslında bir hırs olduğunun farkında değildi. Kendimizi hayatın akışına bırakmamıza izin vermeyen büyük bir hevesten ibaretti bu inanç.
..tek istediği an büyük bir karanlığa, acısız bir hiçliğe düşmek, hiçbir şey hissetmemek ve artık hiçbir şey düşünmemek, sonra da korkunç bir karabasandan uyanır gibi aniden uyanmak...
"Genç adama karşı duyduğu derin aşk büyük bir düş kırıklığına uğramıştı, genç adamın derin şehveti onun saf ve kutsal sevgisini kirletmiş ve adeta katletmişti."