304 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bu kitap için söylenebilecek çok fazla söz var. Kitapta güzel ülkemizin ne durumlara düştüğünü, bu süreçteki hukuksuzlukların kim tarafından ve nasıl yapıldığını, bu hukuksuzluklara hiçbir delil olmamasına rağmen kimlerin destek verdiğini net bir şekilde okuyacaksınız. Tüm bu hukuksuzluklar olurken aynı zamanda Erkan Yılmaz Büyükköprü ve İbrahim Göze gibi askerlerin neler yaşadığı ve nasıl mağdur edildiklerini de göreceksiniz. Sözde Bülent Arınç'a suikast iddiasıyla devletin sırlarının terörist yapılanmanın eline geçtiğini okuduğunuzda eminim ki siz de dehşete düşeceksiniz. O dönemde sözde Ergenekon yapılanmasına inanan milletimizin ve TSK aleyhine haber yapan basının, bugün sözde Ergenekon davasını ortaya çıkaran hakimlere, savcılara ve polislere de terörist demesi oldukça manidar.
Kozmik Albay
Kozmik AlbayErkan Yılmaz Büyükköprü · Kırmızı Kedi Yayınları · 2020379 okunma
Genelkurmay Başkanlığının ilk basın açıklaması
23 Aralık 2009 Perşembe günü yazılı bir basın açıklaması yapıldı Açıklama özetle şu şekildeydi” söz konusu askeri personelin uzun süredir devam eden kastedilen bölgeye yakın bir yerde oturan ve bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel hakkında bilgi toplamak üzere görevlendirilmiştir yakalanan askeri personel üzerinde ve araçların herhangi bir silah,mühimmat, ses kayıt cihazı, teknik takip cihazı veya diğer herhangi bir suç unsuru da yoktur.” Açıklama bu şekildeydi ama son maddesi şöyle deniyordu” olaya ilişkin farklı iddialar olduğu personele ait el konulan bilgisayarlarla çeşitli sayıda elektronik veri depolama araçlarında suç unsuru oluşturab ilecek bir hususun olup olmadığı ve ileri sürülen diğer iddiaların doğru olup olmadığı soruşturma neticesinde ortaya çıkacaktır” yani benim zorlamam sonucunda bir açıklama yapılmak zorunda kalınmıştı yapılan açıklamadan anlaşılan o ki genelkurmay Başkanlığı da her ihtimale karşı bir açık kapı bırakyordu basın açıklaması yapıldığında dönemin genelkurmay başkanı orgeneral İlker Başbuğ idi
Reklam
genelkurmay başkanlığının olaylara ilgisi
Bölge başkanlığına bu sefer genelkurmay başkanı istihbarat daire başkanı korgeneral İsmail Hakkı Pekin paşa geldi beni ve İbrahim binbaşıyı yanına çağırarak olayı anlatmamızı istedi genelkurmay başkanının “olayı dinle gel bir de senden dinleyelim“ dediğini söyledi. ben de kendisine isterlerse genelkurmay başkanına olayı anlatabileceğimi söylesem de buna gerek olmadığını belirtti cebinden bir not defteri çıkararak benim anlatıklarımı not aldı sonrasında “şimdi ben sana anlatacağım eksik fazla bir şey varsa söylersin düzeltiriz” dedi.
ev araması (1)
Savcı Mustafa bilgili geldi. Üst ve araç aramalarımızda hiçbir suç unsuruna rastlanmamasısına rağmen, ev araması yapılmasına karar verdiklerini ve oturduğumuz lojmanlara giderek arama yapılacağını söyledi.
1
Sağ ayağımı dışarı atmamıştım ki 3-4 kişi kolumdan çekerek beni aracın dışına, yere düşürdüler. Yerde aramızda küçük bir arbede yaşandıktan sonra ellerimi arkadan kelepçelediler. Bu arada “polis, polis!” diye bağırdıklarını duydum. Ben de “siz polissiniz ben de askerim, çabuk kelepçeliri çıkarın, suç işliyorsunuz” dedim. Zaten arabadan iniyordum. Beni arabadan çekerek yere düşürp kelepçelemelerine ve zor kullanmalarına gerek yoktu. Durup dururken zor kullanmaları, kelepçelemeleri ve arkadan üst araması bahanesiyle elleri ceplerime sokmalarının gerçek nedeninin ne olduğu birazdan ortaya çıkacaktı.
Sofra
Bizim hemen sözünü edeceğimiz sofra, toplantı sonrasında açılan sofralardır! Ne ki, yineleyelim, yıllardır topluma aşılanan "benden sonra kıyamet" bencilliği ile de gerekirler şirâzesinden çıkmış; bir çapaçulluk egemen olmuştur! Oysa, bu sofralara, sandalyeler, "garç-gurç"la çekilmeden, usulca oturulur. Dirsekler masaya dayanmadan beklenir. Yemek dağıtımından sonra, yemeğe, çatal-bıçak "dah!" edilmeden; bir büyüğün ya da sofrayı açanın, "Buyrun, afiyet olsun!" sözlerinden sonra başlanır! Yemek sırasında, höpürtü, şapırtı-şupurtu, homurtu, oh, üf(leme) sesleri çıkarılmaz! Ağız dolu; çatal-matal elde; hele karşıdan karşıya, konuşulmaz! Söylenecek bir dizi "-maz!" vardır ya; kısaltalım: Yemek bitiminde, çatal-bıçak tabağa yan yana konur. Sandalye sessizce, geriye verilerek kalkılır! Hemen söyleyelim: Bu gerekirler aile sofraları için de geçerlidir! Ve bu sofralar, edep-erkânın başköşede oturduğu sofralardır!
Sayfa 21 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
352 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.