“Niçin sen koltuğunda veya çalışma masanın başında otururken veya eğilip kalkarken ya da uyurken seni her zaman tümüyle görebilen o mutlu dolabın yerinde olamıyorum. Niçin orada değilim?”
“Şimdiye kadar hayata katlanamadığımı, insanlara katlanamadığımı düşünüyor ve çok utanıyordum fakat şimdi sen, bana katlanılmaz gelenin hayat olmadığını doğruluyorsun.”
“Ve her şeye rağmen bazen şuna inanıyorum: İnsan mutluluktan ölebiliyorsa böyle ölmem kaçınılmaz. Ve ölüme yazgılı biri mutluluk sayesinde hayata tutunabiliyorsa, o zaman ben de hayatta kalacağım.”
“Sabah güneşinin bir çiy damlasındaki imgesi güneşin kendisinden daha az değildir. Hayatın ruhunuzdaki yansıması da hayatın kendisinden daha az değildir.”
“Özlemimin yüksekliğini ne bir usturlapla ne de derinliğini bir iskandille ölçtüm. Çünkü aşk, hele sıla hasretiyle de karışmışsa, zamanı ölçüp yoklayacak her aleti tüketir.”
“İnsanlar taşıtların altlarından, vitrinlerin içlerinden, binaların dışlarından, birbirlerinin üstlerinden, ne zaman, nereye çözüleceği bilinmeyen bir kördüğüm halinde savrulup duruyorlardı.”
"Ne demek biliyor musun bir insanı sevmek
Birden dünyada kötü insan kalmıyor
Puhu kuşları saka kuşlarının şarkısını söylüyor geceye
Bütün erkekler kadınların önünde inceliğe dönüşüyor
Tanrı, çocukların sevgisiyle iyileştiriyor dünyamızı
Sular yıldızlar çimenler bahçeler güneş salkımları
Hepsi günde bin kez sonsuzluğundan doğuruyor bizi.
Yalnızlık öyle bir arzuyla bakıyor ki hayata
Bütün ölü zamanlar bizimle konuşmaya başlıyor."