Yine bir Cengiz Aytmatov şöleni oldu benim için. Harika betimlemeleri ile , karakterlerindeki yüce gönüllük ile kitabı bitirdiğinizde bir süre kendinize gelemiyorsunuz. Dönemin siyasi ve sosyal yapısı ile ilgili yaptığı yorumlara da hayran kalmamak mümkün değil. Ama kitabın beni en çok etkileyen kısmı anlatılan efsanelerin, baş kahramınımız Yedigey’in hayatında yer buluşuydu. Özellikle Nayman Ana efsanesinde mankurt edilen (adı, sanı , yaşadığı yer kısaca özümüze ait her şey ; işkence ile hafızadan siliniyor) çocuğuna yanan ana ve bir tarafta günümüzde Yedigey’in en sevdiği dostunun oğlu olan ilgi , sevgi ve eğitim ile büyüyen Sabitcan’ın aldığı mankurtluk hali o kadar güzel ifade edilmişti ki okurken özümüze ait şeyleri hatırlamayı, yaşamayı ve bir mankurt olmamayı bir kez daha hatırlamamak mümkün değildi. Mankurt olmayan nesiller yetiştirmek dileğiyle ..