O hiç durmadan Beckmann derken, habire Beckmann derken, bu ismi mezar der gibi söylerken; cinayet der gibi, köpek der gibi; bu adam benim adımı kıyamet der gibi, boğuk, tehditli, üzgün söylerken, sen bana, "Yaşamaya devam et!" diyorsun ha? Ben dışarda, kapıların dışındayım, yine dışarıda. Dün gece kapıların dışındaydım. Bugün yine dışında. Brn daima kapıların dışındayım. Ve kapılar kapalı. Oysa ben ayakları külçe gibi ve yorgun bir insanım. Açlıktan kanı donan bir insan. Tek ayaklıysa boyuna ismimi söylüyor. Geceleri gözüme artık uyku girmiyor. Ben nereye gidebilirim, yahu? Bırak da geçeyim !
Bu ismi söyleme. Ben artık Beckmann olmak istemiyorum. Benim artık adım yok. Bir insanın bulunduğu, tek ayaklı, eh ne çare sadece tek ayaklı bir adamın bulunduğu yerde, ben yaşamaya devam etmeliyim, öyle mi ?
İslam cihanşümûl bir dindir, bütün insanlara hitap eder. Kast da tanımaz. Gerçek Müslüman'ın nazarında sosyal sınıf diye bir şey olamaz. Servet veya mevki ayırmaz insanları; Müslüman, Müslüman'a eşittir.
Avrupalı Tanrı'yı öldürdü. Topuklarından saçlarına kadar uzanan bir mütenahiye mahpus. Bu kubbede hoş bir sada bırakmadan, yok olup gidecek. Cinayetleri hiçbir işe yaramadı.
Kitaplardan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol.