Sahih kıssalarda mucizeler dahi eşyanın tabiatı gereği vuku bulurken, habis kıssalarda olagelen hadiseler bile us dışı bir aritmetiğe tabidir. Sebep sonuç ilişkisi kurarak neticeye ulaşmaya çalışan, zamandan azade hikmetin azameti karşısında azami yüz senelik hayatını terazinin kefesine koyma cüreti gösteren insan için iyinin ve kötünün kıymetlendirmesini yapmak ne büyük bir ahmaklıktır...
İlhami Yazgan’ın “Monika Ertl, Che’nin İntikamını Alan Kadın” kitabı çıktı. Kitap, Ceylan Yayınları’nda yayımlandı. Araştırmacı-Yazar ilhami Yazgan “Kaybolmuş Bellekler”i kitaplarıyla geri vermeye devam ediyor.
Kimdir?
Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Alaplı ve Kdz. Ereğli’de tamamladı. 1970’li yıllarda devrimci
Romalıların cam pencereleri küçüktü ve kurşunla birbirine tutturuluyordu ama bugün hala devam eden camı mimaride kullanma takıntımızı Romalılar başlatmıştır.
Sahteciliği önlemek için banknot kağıdında bir sürü numa ra gizlidir. Her şeyden önce, banknot diğer kağıtlar gibi ağaç selülozlarından değil, pamuktan yapılır.
Kağıt kesiklerinin acı verdiği bilinir ama nedeni pek açık değildir. Genelde parmaklarda görüldüğü için olabilir çünkü parmaklarda yüksek yoğunlukta duyu alıcıla rı vardır; parmaktaki bir kesik, vücudun başka bir yerindekin den çok daha acı verici gelir.
Popolarımızı hala kağıtla silmemize hayret ederim, oysa iç organlarımızla en alakalı, en kötü kokulu işimizi halletmemizi sağlayacak çok daha hijyenik, çok daha etkin başka bir sürü icat yapıldı.
Bir hediye kağıda sarılmadığı sürece hediye değildir. Bir nes neyi gizledikten sonra ortaya çıkararak, alma verme eylemini bir ritüel haline getiren ve o nesneyi bir armağana dönüştüren, kağıttır.
"Çelik tanrısına selam olsun!" Hephaistos'tan söz ettiğini düşündüm. Metallere, ateşe ve volkanlara hükmeden Yunan tanrısı Hephaistos, klasik tasvirlerinde ocak başında bir demirci olarak betimlenir.
Nitekim maddi dünya yalnızca teknolojiınİzin ve kültürümüzün bir gös tergesi değildir, aynı zamanda bizim bir parçamızdır. O dünyayı biz icat ettik, biz yarattık, o da karşılığında bizi bugünkü hali mize getirdi.
O halde insan gibi davranmamıza izin veren, bir öl çüye kadar geleneklerimiz ve dilimiz aracılığıyla canlı tuttuğu muz giysilerimiz, evlerimiz, kentlerimiz ve eşyamızdır.