Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bir insanın metafiziği nerede biterse, dini orada başlar. Fakat gerçek dinin başladığı noktaya iletecek olan yegâne yol, insanı, mahiyetleri düşünmenin de ötesine, varlığın sırrına iletecektir. Bu yolu bulmak güç değildir; fakat onun sonuna kadar gidenlerin sayısı azdır."
"İlerleme, kendiliğinden olan bir öz başarı kanunu değil, insan iradesiyle, sabırla elde edilen bir şeydir. Eşitlik fiilen verilmiş bir şey değil, adaletle adım adım yaklaşılan bir idealdir. Demokrasi, bazı toplumları yöneten bir tanrıça değil, dostluğun elde edilmesi için herkesin sarsılmaz bir azim göstermesi ile gerçekleşen muhteşem bir umuttur."
Reklam
"..eğer biz, günümüz dünyasında etkisi dehşet verici bir hal alan bu bulandırılmış kavramların şeytanî güçlerini kafalardan çıkarmadığımız takdirde insanoğlunun yeni bir bilimsel, sosyal ve siyasî mitolojinin gölgesinde yaşamaya her gün biraz daha mahkûm olacağını idrak etmemiz önem taşımaktadır."
"Bir probleme verilen metafizik cevapları, sırf bilimsel olmadıklarından dolayı reddetmek, insan zihninin bilme gücünü kasten sakatlamak demektir. Eğer organize şeylerin varlıklarını makul olarak açıklamanın yolu onların kaynağında bir düzenin, bir gayeliğin bulunduğunu kabul etmekse, izin verin de bunu kabul edelim; bilim adamı olarak olmasa bile metafizikçi, olarak kabul edelim."
"Bu yaşayan ve düşünen varlıkların fiziksel unsurlardan oluştuğunu farzedelim, hayat ve düşünce diye adlandırdığımız moleküller düzeninin varlığını nasıl açıklayacağız?"
"Fakat bilinmeyenin, mutlaka esrarengiz olması gerekmez. Bilim, tabiî olarak, evrenin esrarengiz olmadığı düşüncesiyle yola çıkmaktır; çünkü biz onu şu anda bilmiyorsak bile bilinebilir olarak görüyoruz. Bu evrenin bazı bilim adamlarına esrarengiz görünmesinin gerçek sebebi şudur: Onlar varlıkla, yani metafizikle, ilgili soruları, yanlışlıkla bilimsel sorular gibi görmekte ve bilimden bunlara cevap bulmasını istemektedirler. Pek tabiî hiç bir cevap elde edememektedirler."
Reklam
Fakat insanın derin bir üzüntüye düşmesinden veya kendi mutlak sonunun trajik görünümüyle yüzyüze gelmesinden daha büyük yalnızlık yoktur. "İnsan tek başına ölür" diyor Pascal. Belki de birçok kişi ölümün eşiğinde iken Tanrının kendisini bekler durumda olduğunu görmektedir.
"İlkel Mitler, insanın Tanrının varlığına olan inancını açıklayamamaktadır. Aslında doğru olan, bunun tam tersidir; (inanca dayanarak mitler açıklanabilir). Tanrının gerçekliğine veya gerçek olmayışına ilişkin zihinlerde arasıra doğan soruları, erken yaşta aldığımız dinî eğitim ile de açıklamak yeterli değildir."
"Ama hangi açıdan bakarsak bakalım, hiçbir olgu Tanrı kavramına bir açıklık getirememektedir. Çünkü Tanrı tecrübî bilgi alanına girmez; dolayisiyle biz,bilimsel bir objeyi kavradığımız gibi Tanrıyı kavrayamayız. Tanrı bilimin konusuna girmediğinden dolayı tabiî kelâm dediğimiz alan, aslında verimsiz bir konuşmadan ibaret kalmaktadır."
Tarihleri zaman zaman ana hatlarıyla çizilen, fakat hiçbir zaman tam olarak yazılmamış olan Deistleri, hıristiyanlar daima temelde basit ateistler olarak görmüşlerdir. "Deizm", diyor Bossuet, kılık değiştirmiş ateizmdir.
Reklam
Muhallifleri çok kere Spinoza'yı ateist olarak damgalamışlardır. Bir Alman hayranı ise ona "Tanrıyla sarhoş olmuş insan"demektedir. Spinoza'yı tabiî kelâm tarihinde önemli kılan husus, bu hükümlerden her ikisinin de doğru olmasıdır. Din açısından bir ateist olan Spinoza, gerçekten kendi felsefî Tanrısı ile sarhoş olmuştur. Ona göre, müesseseleşmiş ve kalıplaşmış dinler, insanları pratik ve siyasî amaçlarına hizmet etmek için icad edilmiş antropomorfik batıl inançlardan başka bir şey değildir.
uu sen bennsiinKitabı okudu
"Eğer Tanrı fikri bizde bulunmasaydı, O'nun gerçekten varolduğunu öne süremezdik. Mademki bu fikir bizde vardır, öyleyse onun varlıkla münasebeti vardır."
"Acaba mekân içinde yer alan sonsuzca muhtemel münasebet sistemleri arasından Tanrının, yaratmak için şu içinde bulunduğumuz dünyayı seçtiği gerçeğini nasıl açıklayacağız?"
"Zihnimizdeki Tanrı fikrine verebileceğimiz bütün sıfatlara sahip olan, yani kendi başına varolan, sonsuz ve kadir olan, eşi ve benzeri bulunmayan bir varlık mevcuttur. Bizde doğuştan varolan Tanrı fikrini düşünmek O'nun varlığından emin olmak için yeterlidir. Biz, diğer varlıklarda özle varlık arasında bir ayırım yapmaya alışkın olduğumuz için Tanrıyı gerçekte varolmayan olarak düşünmeye yöneliriz. Fakat biraz daha dikkatlice düşünürsek Tanrının yokluğunu düşünmenin mümkün olmadığını görürüz. Mutlak anlamda yetkin varlık fikri, bizde doğuştan varolan Tanrı fikriyle aynıdır. Varlık, bir yetkinliktir, o halde varlık sıfatının eksik olduğu mutlak bir Varlık düşünmek, O'nun yetkinlikten de yoksun olduğunu düşünmek olur ki, bu, bir çelişkidir. Öyle ise varolma, Tanrıdan ayrı olarak düşünülemez ve dolayısiyle Tanrının varlığı zorunlu olur."
Descartes, Medtations, V., ed. Adam-Tannery, IX. 52.Kitabı okudu
Hamelin'in ifadesine göre, "Descartes, Yunan filozoflarını, sanki kendisi ile onlar arasında, fizikçiler hariç, hiç kimse yokmuş gibi takip etmektedir."
303 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.