Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bugün mahremiyet adası ve tahayyül mekanı olmaktan çıkararak sığınaklara dönüştürdüğümüz modern ev, artık adeta evdeki tüm bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak eğlence merkezleri gibi tasarlanıyor. Bireycilik, ev içindeki yaşama da olanca hızıyla etki etmiş ve evin her odası ayrı bir interaktif yaşam alanı gibi tasarlanmıştır.  Birbirimizden ayrı, yan yana yaşayabildiğimiz bir eğlence merkezi olarak ev. Bir tefekkür, dayanışma, manevi bir çekim merkezi olmak yerine bir oyalanma adacığı. İşte bu evin anlamdan boşalmasıdır. Çocuğun kendisini daha geniş bir bütünün parçası, karı kocanın birbirlerini daha yüksek bir mefkurenin taşıyıcısı olarak algılamadığı bir ev, anlamdan boşalmıştır. Kemal Sayar, Bir Evi Yuva Yapan Nedir?
"UMUT BÜYÜDÜKÇE, CENNETE YAKLAŞTIKÇA"
Bu ümmetin ferdi olan bir baba-anne, 'doğurdukları çocuğu büyütmek' değil 'Allah'ın emanetini yetiştirmek' işini yapar. O emanetin her günü cennete bir adım daha yakın olmak veya cennetten bir adım geri kalmak olduğu için onların nazarında, kim ne dedi veya ne der diye dertleri olmaz. Alırlar çocuklarını bağırlarına basarlar ve gerekirse toplumdan
Reklam
Bir modernlik savunusu Antony Giddens (2010), dilimize de çevrilen “Mahremiyetin Dönüşümü: Modern Toplumlarda Cinsellik, Aşk ve Erotizm” adlı çalışmasında, Batı toplumunda yaşanmakta olan ilişkileri analiz eder ve çok enteresan sonuçlara ulaşır. Giddens, Batı toplumundaki aşk olgusunu “romantik” ve “birlikte” aşk olmak üzere ikiye ayırarak
Bugün Müslüman erkek evin geçimini bahane ederek kapitalizme, Müslüman kadın da haksızlığa uğradığını bahane ederek feminizme ve bunların yürürlüğe soktuğu değerlere zihniyet ve amel olarak tedricen teslim olmaktadır. Kapitalizm İslâm’ın ısrarla vurgu yaptığı helal rızık anlayışına, feminizm de kadının cinsiyet bağımlı evdeki rolüne meydan okuyor.