Yere düşen sararmış , kuru yaprakların üzerine bastıkça çıkan çıtırtılı ses beni her zaman hüzünlendirirdi . Eski bir aşk şarkısı ıslıkla canlanıverirdi dudaklarımda : " Her sonbahar gelişinde , sarı sarı yapraklarla , kuru dallar arasında , sen gelirsin aklıma . " Ya da ikmal imtihanlarını hatırlatan o hepimizin bildiği şarkı : Eylülde Gel . "
Hem gelmeni istedim,
hem bekletmeni
Sen mi daha güzeldin
beklemek mi seni
Eylül Hüzün değil
HUZUR getirsin hepimize.
Son 7 gün
Sakın geç kalma erken gel..
Ama eylülde gel..
Seyyah 08
(EY EYLÜL...!)
"Eylül! Hangi zindanların çığlıklarını,
Düşen mevsimlere taşıdın...?
Soğuk bedenlerin, acı acı gülümseyen sevdası,
İşkencelere yenilmeyen direnişçiler nerede...?
Eylül hangi mevsimin acılarını düşen çığlıklara taşıdın,
... soğuk bedenlerin ,acı gülumseyen sevdası
........nerede eylül ?
kaldı sevdamız...
Hangin mevsimde düştü payımıza zamansız ölümler.
...sürgünler zaman eylemli göz yaşları,
Eylül her şehre her aşka yakışır.
Ne üşütür ne yakar, sarı bir elbise giyer kaldırımlar.
Yağmur damlası, kahve kokusu,
ılık bir rüzgar kokusunu getirir özlediklerimim
Ve bir şarkı açarsın
Eylülde gel......