Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fahri ANLI

Fahri ANLI
@fahrianli
Edebiyat bir bedendir, ona can veren şiir...
Kamu Yönetimi / Adalet
Yüksek Lisans
Muğla
1996
33 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
Elini bir kerecik olsun vicdanına koy da söyle insanın böyle böyle mi yaşaması lazım ? Sen bana bir küfür savur ben sana iki küfür savurayı, ben sana bir tokat vurayım sen bana iki… Yok azizim yok,sana biri sövdüğü zaman sen karşılık vermeyeceksin elbet bir gün o adamın vicdanın sızlar düşmanın da vicdani vardır o da vicdan azabı nedir bilir?
Sayfa 15 - PanamaKitabı okuyor
Reklam
Sevgili Çınar Ağacım
Yıl 2013 Lisedeydik o vakitte, yüzüncü yıla mektup adlı kompozisyon yarışması düzenlenmişti; ben de katılmıştım. Yazdığım mektup yarışmada bana birincilik getirmişti ve üniversitede bunu kitaplaştırdık. O mektubu yazarken hissettiğim duygu ve heyecanlı hiç yitirmedim. Ve o kaleme aldığım mektuptaki Çınar Ağacı artık yüz yaşında...
Sevgili Çınar Ağacı
Sevgili Çınar Ağacı Seni bir çınar ağacına benzettim, kızdın mı bana ? Neden beni bir çınar ağacına benzetti diye sordun mu kendine? Sen çınar ağacı, köklerini derinlere kadar salan asırlardır yaşayan ve yaşacak olan bir çınar ağacı gibisin...
Sıfır Yayınları, Fahri ANLI

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir Kez Gönül Yıktın İse
Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yumaz değil…
Merdiven
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak Sular sarardı yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Reklam
Bir günün sonunda arzu
Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümayan, Güller gibi... sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nalan; Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrarını ömrün eder ilân. Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Alemlerimizden sefer eyler? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Üstümde sema kavs-i mutalsam! Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam!
Söyle Sevda Îçindeki Türkümüzü
Söyle sevda içinde türkümüzü, Aç bembeyaz bir yelken Neden herkes güzel olmaz, Yaşamak bu kadar güzelken? İnsan, dallarla, bulutlarla bir, Ayrı maviliklerden geçmiştir İnsan nasıl ölebilir, Yaşamak bu kadar güzelken?
Ölü
Hangi mahallede imam yok, Ben orada öleceğim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim. Ölüler namına, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balık; Müslüman değil miyim, haşa, Fakat istemiyorum, kalabalık. Beyaz kefenler giydirmesinler, Sızlamasın karanlığım havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım, Ki bütün azalarım hülyada. Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzaklığımı. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
AĞIR HASTA
Üfleme bana anneciğim korkuyorum Dua edip edip, geceleri. Hastayım ama ne kadar güzel Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri. Niçin böyle örtmüşler üstümü Çok muntazam, ki bana hüzün verir. Ağarırken uzak rüzgarlar içinde Oyuncaklar gibi şehir. Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum Ağlıyorsun, nur gibi. Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha Duvardaki resimlerle, nasibi. Anneciğim, büyüyorum ben şimdi, Büyüyor göllerde kamış. Fakat değnekten atım nerde Kardeşim su versin ona, susamış.
BU ELLER MİYDİ ?
Bu eller miydi masallar arasından Rüyalara uzattığım bu eller miydi. Arzu dolu, yaşamak dolu, Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan. Bilyaların aydınlık dünyacıkları Bu eller miydi hayatı o dünyaların. Altın bir oyun gibi eserdi
Reklam
Yalnızlığım
Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım, Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir. Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir, Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa, Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi, Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa. Bir camın arkasında açılıyor güllerim, Havuzum pırıl pırıl... yıkar bakışlarımı. İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı; Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde Belki bu mısralarım esecek gönüllerde Fakat herkese uzak kalacak,yalnızlığım.
Zulmü Alkışlayamam
Zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ... -Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
Ye's
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak… Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak. Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle. İmânı olan kimse gebermez bu ölümle: Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’ Davransana… Eller de senin, baş da senindir! His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana… Sen böyle
Üzülme( La Tahzen)
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..
Ben Gelmedim Dava İçin
Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim Bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim Dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim Denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim Ol hocamdır ben kuluyum, Dost bağçesi bülbülüyüm Ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim Bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş Bilişüben Hocamla, halim arzetmeğe geldim Yunus Emre aşık olmuş, Maşuka derdinden ölmüş Gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim
Bana Seni Gerek Seni
Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler, külüm göke savuralar Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni
Reklam
Bir Kez Gönül Yıktın İse
Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil Bir gönül yaptın ise, er eteğin tuttun ise Bir gez hayr ettin ise, birine bin az değil Erden sana nazar ola, için dışın nur ola Beli kurtulmuştan ola, şol kişi kim gammaz değil Er odur alçak dura, ayak odur yola vara Göz odur ki Hakk'ı göre, gündüz gören göz değil Yunus Emre'm sözün satar, söze bal ü yağ katar Altmış bin sarrafa satar, yükü gevherdir koz değil
Korktuğum Şey
Gün çekildi pencerelerden; Aynalar baştan başa tenha. Ses gelmez oldu bahçelerden; Gök kubbesi döndü siyaha. Sular kesildi çeşmelerden; Nerden dolacak bu taş nerden, Nergislerin açtığı yerden Ey kuş uçurtmayan ejderha? Ne yardan geçilir, ne serden; Korkuyoruum bu gecelerden. Bel bağladığım tepelerden Gün doğmayabilir bir daha.
Gün Eksilmesin Penceremden
Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur; Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur. Ve gönül Tanrısına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden!
Aynaların Ötesinde Her ne kusur varsa, geçen zamanda; Suçsuzdur aynalar elâ gözlü yâr. Mecnunlar Mevlâ’yı bulursa canda, El olur Leyla’lar elâ gözlü yâr. Güzel açar güzelliğin sergisin Gün ağartır kara saçın örgüsün Muhabbet faslında ölüm türküsün Kim söyler, kim çalar elâ gözlü yâr. Eştikçe iş çıkar işin içinde; Gençliği hasret yer sevda göçünde. Bilmez misin, dört mevsimin üçünde Kar olur yaylalar, elâ gözlü yâr. Alı al, yeşili yeşilde ara; Ahirete gider kalpteki yara Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara, Dökülen ayvalar elâ gözlü yâr. Vakit dolar, nakit biter kasanda Sevgi bir kitaptır gönül masanda; Okusan da olur, okumasan da... Kapanır sayfalar elâ gözlü yâr.
Unutursun Mihriman'ım “Unutmak kolay mı? ” deme Unutursun Mihriban’ım. Oğlun, kızın olsun hele Unutursun Mihriban’ım. Zaman erir kelep kelep..
İNCİTME Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin. Yollar uzun, yollar ince Yol kısalır aşk gelince Yat kurban ol İsmail’ce Bıçak senden incinmesin. Burdayım de ararlarsa Doğru söyle sorarlarsa Tabutuna sararlarsa Bayrak senden incinmesin. İl göçsün göçtüğün vakit Yol yansın geçtiğin vakit Suyundan içtiğin vakit Kaynak senden incinmesin. Toz konmasın sakın sana Hakkı geçer halkın sana Gücenmesin yakın sana Uzak senden incinmesin.
Reklam
ANADOLU SEVGİSİ Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, Hele boz dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram, her günü düğün, Hele yaylalara çıkılsın da gör. Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; Kağnılar yollarda, yoncalar dizde... Saydıklarım damla değil denizde, Hele bir ekinler ekilsin de gör. Görmedin sen bizim mavi suları, Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz, sel olur sarı; Hele taştan taşa dökülsün de gör. Sen bizim köyleri görmedin ki hiç, Yolları toz, çamur, evleri kerpiç. O kirli kabukta, o en temiz iç; Hele bir yakından bakılsın da gör. Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı, Sevgiyi bulasın, yakına gel ki... Kalıplar gerçeği göstermez belki Gönül perdeleri sökülsün de gör.
MEMLEKET İSTERİM Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönül de hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evibarkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı TARANCI