Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatma Ay

Fatma Ay
@fatma_ay
Yaşamak, tek bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine
150 syf.
6/10 puan verdi
Postmodern İstanbul Beyfendisi
Eleştirmenler tarafından türüne tam olarak karar verilemeyen Abdülhak Şinasi Hisar’ın eseri Fahim Bey ve Biz, ilk olarak 1942 yılında yayımlanmıştır. Otobiyografi, anı ve hikaye özelliklerini barındıran eser; içeriği, yapısı ve dili itibariyle Osmanlı’nın son izlerini taşır. Ana karakter olan Fahim Bey’in ölümü ile başlayarak, hayatının geriye
Fahim Bey ve Biz
Fahim Bey ve BizAbdülhak Şinasi Hisar · Bağlam Yayıncılık · 19961,821 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
YAĞMURLU KENTİN GÜNEŞÇİSİ
Bilge Karasu’nun 1968 yılında kaleme aldığı “Yağmurlu Kentin Güneşçisi” adlı hikayesi, sosyolojik bir okuma yapıldığında, politik unsurların insanları şekillendirdiği baskı ortamına eleştiri mahiyetinde bir metindir. Her ne kadar dönemin Türkiye’sinde yaşanan sağ-sol çatışmalarının sebep olduğu baskı rejimleri, öldürülerek susturulan toplumun sinmişliği bu metne ilham olmuş olsa da, devletlerin toplumlar üzerinde tam hakimiyetini kolaylaştıran tektipleştirme politikası, Bilge Karasu’nun eleştirilerinin temel noktasıdır. Devletlerin dayattığı bu sistem insanların ruhlarını, düşünme şekillerini, günlük hayatlarını, kıyafetlerinin renklerine kadar her şeyi teslim almıştır. Doğumdan ölüme kadar olan süreçte otoriteye maruz kalan insanlar artık normalin bu olduğunu kanıksamıştır. Uzun süren baskının altında hayal kırıklığı yaşayabilmek mümkün değildir, çünkü başka türlü bir yaşamın mümkün olamayacağını bilmek beklentiyi söndürür ve yerini vazgeçişe bırakır. Böyle bir ortamda ne umut ne beklenti var olabilmiştir. Yeşeren tek umut ana karakterin bir gün güneşin açabileceğine dair olan inancıdır. Bu inanç onun konfor alanıdır ve farklı olanın dışlandığı baskı rejimlerindeki gibi o da çevresindekiler tarafından yalnızlaştırılmıştır. Onun gibi bir avuç kaz sürüsü kadar kalan insanlar, hiçbir devletin sahip olamayacağı denizlerden rengarenk gemilerle kaçacaklarını hayal ederek, umudun intiharın eş anlamlısı olduğu bu kentte kendilerine yaşamaya devam edecek bir sebep bulmuşlardır.
Göçmüş Kediler Bahçesi
Göçmüş Kediler BahçesiBilge Karasu · Gece Yayınları · 19891,187 okunma
·
Puan vermedi
Mikail'in Kalbi Durdu
Ayfer Tunç’un “Mikail’in Kalbi Durdu” adlı hikayesi mitolojik unsurlar bulunduran fatalist bir anlayış içinde yazılmıştır. Bu mitolojik unsurları, karakterlerin isminde; femme fatale’i temsilen Semiramis, dört büyük meleğin gücü ve kudreti aksine hayatı aksaklık, fakirlik ve acınası olan Mikail’in ismi üzerinden takip edebiliriz. İsimsiz olan ana
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
·
Puan vermedi
KOZALAR
Türkiye siyasi tarihinde yaşanan şiddetin, bölünmüşlüğün, ideolojik çatışmaların zirvesini yaşadığı 70’li yıllar, birçok sanat dalında kendisini göstermiş, bu etkiler absürd, gerçeküstü, kasvetli ve umutsuz bir üslupla ortaya çıkmıştır. Adalet Ağaoğlu’nun iletisi ideolojik açıdan açık, toplumsal rolleri sorgulayan “Kozalar” adlı oyunu 1971 yılında
Toplu Oyunlar II
Toplu Oyunlar IIAdalet Ağaoğlu · Yapı Kredi Yayınlar · 201834 okunma
352 syf.
5/10 puan verdi
Zamanın Vaftiz Etmediği Eser*
68'lerin gençlik hareketlerine yer yer değinen, The Beatles şarkıları üzerine bir aşk hikayesi yazılmış izlenimi veren, okuması kolay Murakami romanı. Murakami'nin Avrupa'daki popülerliğine aldırmadan beklentinizi yükseltmeden okursanız gayet zevk alınabilecek bir hikaye. Özellikle geçen şarkıları arka planda açarak okumak naif bir hava katıyor kitaba. Beni olaylardan ziyade kitabın içine çeken Japon kültürünün esintileriydi; depresif ve intihara eğilimli gençler, Tokyo sokakları, japon yemekleri, şehirler. Diyalogları yadırgayan yorumlar okudum. Dilin çeviri olduğu ve tamamen farklı bir kültürün günlük dilinin okumasının yapıldığı unutulmaması lazım.
İmkansızın Şarkısı
İmkansızın ŞarkısıHaruki Murakami · Doğan Kitap · 201510,6bin okunma
Reklam
158 syf.
7/10 puan verdi
Dolu Beynimi Sağıyorum*
Karşımızda bir günlük duruyor diyebilir miyiz? Knut Hamsun'ın acılarıyla yüzleşmekten korktuğu için üçüncü kez geri dönemediği Kristiania'da yaşadıklarının kısa fakat çarpıcı özeti? Ana karakterin Hamsun ile paralellik taşıdığı su götürmez bir gerçek; aç kalarak hasta olma uğruna yazarlık ve okuma hevesi, sırf para kazanmak için her işi yapmamak
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,9bin okunma
238 syf.
9/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
İhsan Oktay Anar’ın tarihi bilgisi ve zekasına hayran kaldığım, sayfaların nasıl geçtiği fark etmediğim, genel söyleme göre tarihi-fantastik romanı. Gerek roman içerisine yedirilen felsefik sorular gerekse 1600’lü yılların İstanbul’unu en ince ayrıntısına kadar betimlemesine yardımcı olan mekan tasvirleri ve karakterleri romanı sürükleyici bir maceradan çıkararak üzerine uzun uzun düşünülecek bir esere dönüştürüyor. Her karakterin ana karakter gibi işlenmesi de Anar’ın ne kadar titizlikle bu romanı yazdığını gösteriyor. Kitaba yazılan önsöz gibi ben de onun kaç bin tarih kitabı okuduğunu merak ettim. Seçtiği kelimeleri araştıra araştıra ufak bir Osmanlı tarihi turu yaptığımı söyleyebilirim. Kitabın sonunda kendisine yaptığı ‘308 yıl sonra İzmir’de oturan mahzun ve şaşkın adam’ atıf, kitabın başından beri sorgulanan gerçeklik ve düş konusuna son noktayı koyuyor. Son olarak, Hanın bekçisini okur yerine kullanarak bizleri karanlıkla yalnız bırakıyor Anar.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,3bin okunma
236 syf.
5/10 puan verdi
Jose Saramago’nun diğer kitaplarına kıyasla daha az başarılı bulduğum bir eserdi. Bunda yazarın bu hikaye için seçtiği anlatım türünün büyük etkisi var. Postmodern bir tarzla okuyucuya anlatılanın kurgu olduğu her fırsatta araya girilerek hatırlatılıp, tekrarlar sebebi ile sıkıcı olmasına neden olan bir anlatım tarzı kullanılmış. Halbuki işlenen konunun oldukça enteresan, ilgi çekici olduğunu düşünmüştüm. Yazar aynı zamanda mitolojik ve tarihsel unsurları biraz abartı yaparak alakasız bir biçimde ‘geçen şunu öğrendim bir kullanayım’ edasıyla kullanmış. Fakat sonlara doğru yaptığı ‘müzik sohbeti’ benim en çok hoşuma giden taraf oldu. Jose Saramago çok sevdiğim bir yazar olmasına rağmen bu kitabın konusunun harcandığı düşünüyorum.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,8bin okunma
424 syf.
10/10 puan verdi
Yazar internet ortamında birikmiş yalan yanlış bilgilendiren arındırarak sanat eserlerini inanılmaz şekilde eğlenceli işlemiş, severek okuduğum bir kitaptı. Herkesin kitaplığında, hatta masasında arada kafasına esip bir tabloya uzun uzun bakarak sanatçıların aklına, yaratıcılığına, yeteneklerine hayran kalması için bulunması gerekiyor.. Müzikten sinemaya oradan mitolojiye başka bir yerden romanlara uzanarak gerçekten de "sohbet edermişçesine" sanat zevki sunmasını çok beğendim.
Umberto Arte ile Sanat
Umberto Arte ile SanatUmberto Arte · Destek Yayınları · 2019874 okunma
120 syf.
7/10 puan verdi
BİR STEP KUMUNDAN HAVYAR YEMEYE UZANAN HİYERARŞİ
Kitabın alt başlığı şu şekilde : Hiçbir Tiyatronun Oynamak Hiçbir Seyircinin Görmek istemediği Oyun Çünkü seyircilere gıdıklanmak isterler, çimdiklenmek değil. Şüphesiz bu oyunu okumadan önce Behçet Necatigil'in kızı Ayşe Sarısayın'ın kitabın çeviri hikayesi hakkında ele aldığı yazı, oyuna henüz başlamadan beklentiyi yükseltir ve daha derin bir
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
Reklam
348 syf.
7/10 puan verdi
·
18 günde okudu
önce filmini izlememenizi tavsiye ederim, yoksa bu canlı hayat dolu romanı siyah beyaz düşlemeye başlıyorsunuz.. ek olarak, zorba'nın son olarak dediği üzere ; " hayatımda yaptım, yaptım ve yine de az yaptım. "
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016bin okunma
107 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Eli Lama Sabaktani ( Tanrım, beni neden yalnız bıraktın ? )
Üç ana başlık altında toplanan 11 karanlık hikaye derlemesi. Ferit Edgü bu kitabı ateşli bir hastalık sırasında yazmış izlenimi verdi bana. İnsandan insanlıktan nefret ederek tiksinti duygusu ile yazmış bu hikayeleri, bu yüzden beğendim. Rüyalardan, daha doğrusu kabuslarından seslenen hikayelerinin teması "herhangilik-aynılık" etrafında oluşuyor. Monotonluğu anlatırken eşler arasında bile var olan (belki de özellikle eşler arasında var olan) yabancılık olgusunu gördüm en çok. En çok sevdiğim hikaye 'Yargıç Karak' hikayesiydi. Simetrik adından bahsederken aynı zamanda kara ve ak birleşimi olduğunu düşünmeden edemedim. Kentin tüm insanlarını yargıladıktan sonra kentin etrafına duvar çekip, içeriyi hapishaneye çevirmek istemesi ve de tabi ki Yargıç Karak'ın uzun mektubu, kitabın duygularının özeti niteliğindeydi.
Av
AvFerit Edgü · Sel Yayıncılık · 2016280 okunma
324 syf.
6/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Tarpeia kayası Capitol'e yakındır
Jose Saramago'nun isimsiz kimlikler ve hayali kentler ile demokrasi ve politikaya sarkastik bir ayna tuttuğu romanı. Tıpkı Bir varmış Bir yokmuş ve Körlük kitaplarındaki gibi iletişimle/etkileşimle başla(ma)yan bir "beyaz veba" söz konusu. Kitabın sonundaki belirsizlik bazı okuyucuları tatmin etmemiş incelediğime göre. Ben bu ucu açık sonu korkunun hüküm sürdüğü yönetimlerin bir sonunun olmayışı kadar doğal buluyorum. Diğer yandan kitapta eksik işlenmiş olduğunu düşündüğüm noktalar vardı. Başkanın iç yönetimdeki ezilmişliği, insanların bir sabah kalkıp aynı davranışları sergilemesi, Komiserin görev bilinci ile gittiği şehirde hepimize önceden biçilmiş rolleri yıkmaya karar vermesinin nedenleri biraz zayıf kalmıştı.Sanırım bunun sebebi, olay akışından ziyade Saramago’nun düşünce ve fikir dünyasının diğer kitaplarına göre daha baskın olmasaydı. Kilit noktanın Komiserin nereden hatırladığını bilmediği sözlerde gizli olduğunu düşünüyorum. " Doğarız ve o an sanki ömür boyu sürecek bir pakt imzalamış gibiyizdir, fakat gün gelir, bunu benim adıma kim imzaladı, diye sorarız. "
Görmek
GörmekJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 202217,9bin okunma
166 syf.
5/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Bekleyişin ve sıradanlığın öyküsü. Yavaş yavaş -farkındalığın bıçağı kendisini daima hissettirerek- korktuğumuz mayışmış hayatlara dönüşerek yaşamak. Kitaba uzun bir ara vermeme sebep olan o satırları buraya da bırakıyorum ; "...yıllar önce okuduğu Rene Char'ın Seçme Şiirleri'nin önsözünde geçen şu cümleyi unutamıyordu: " Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz" Böyle bir cümleyi okuyup yıllarca aklınızda tutuyorsanız zaten ölüyorsunuz demektir. Silaha gerek yok...."
Sinek Isırıklarının Müellifi
Sinek Isırıklarının MüellifiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20213,498 okunma
202 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Tabutta Rövaşata
Oğuz Atay'ın konu konuyu açan cümleler kurarak sinematografik hikayelerini topladığı bir kitap. İçerisinde özellikle kitaba ismini veren 'Korkuyu Beklerken' hikayesi benim favorimdi. Kendi üzerine psikolojik tespitler yaptığı bu hikayede paranoya ile dolu takıntılı ruh hali beni etrafı uçsuz bucaksız evinin içine sürüklemeyi başardı. Kabul edinmek istenen bir karakter mi, yahut yabancılaşmasından zevk alan ama işler istediği gibi gitmeyen bir aydın mı buradaki?
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,4bin okunma
159 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Bu zamana kadar kendime ve başkalarına nasıl bir aynaydım ?
Dünyanın üç farklı toprağından gelen insanlar, ve onların peşine takılan kaderleri. Aynı zamanda Burhan Sönmez'in hayatından izleri takip etmek de mümkün. Diğer kitaplarında olduğu gibi yine sizi içine doğru sürükleyen bir maceraydı Brani Tawo'nunki. Bana kalan iz ise, minik bir ayrıntıyı hatırlatmasıydı. Biz kendimizi yansıttığımız aynalar kadar mıyızdır ? Bu sebeple mi en az kendimizi tanır, en çok başkaları hakkında tespitler yaparız? Şiddet içermeyen bir şiddetle tavsiye ediyorum.
Masumlar
MasumlarBurhan Sönmez · İletişim Yayıncılık · 2018628 okunma
Reklam
250 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İnsanın kendine sorduğu soruların cevabı var mıdır?
Gökyüzüne çok yakın bir yerde, bazı gerçeklerin bazı gerçekleri unutturduğu bir yerde, kendinize sorduğunuz soruların cevabını nereden alırsınız? Cevaplarını alabilir misiniz? Aldığınız cevaplarda kim kazanmış, kim yenilmiş olur? Soru sorulmayan bir yerde geçiyor hayat, her şeyin nasıl yapılacağını biliyor herkes. Konuşmadan, kuralları çok önceden belirlenmiş, ve sonradan gelenlere de sözsüz bir şekilde aktarılmış gibi herkes ne yapacağını biliyor. Hastalıktan elleri ve karnı şişmiş bir bebeğin nasıl gömüleceğini de biliyor herkes, kimin ağlayacağı da belirlenmiş çok önceden.. Tüm bunlar hiç konuşulmadan yapılıyor, herkes üstüne düşeni biliyor ve sorgusuzca gerçekleştiriyor.. İkiniz varsınız yalnızca soruları soran. "O" ve siz, 'ey okuyucu' olan siz. Bazen durdurmak istedim kitabı. Bu sorunun cevabını ben vermek istiyorum diyerek. Ferit Edgü öyledir, sizi anılarını yazan bir denizci olduğuna çoktan inanmıştır çünkü. En sonda şu soruyu da hepimize sormasını çok diledim. Böyle bir yerde veya herhangi bir yerde, düşlerin-düşüşlerin bir önemi var mıydı? Kendisinin özgün diline değinmeden edemeyeceğim. Böylesine baştan sona sert bir gerçeği şiirsel bir atmosferde öyle güzel aktardı ki..Yalnızca ona aitmiş gibi kullandığı kelimeler; küçümencik, ansımak, handiyse .. Beni içine doğru sürükleyen bu kitabı 4 yıl sonra tekrar okuyacağımı not düşerek bitiriyorum..
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Alfa Yayınları · 201910,1bin okunma
113 syf.
7/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
" Bu aklına gelince ve bununla birlikte geçmiş de aklına gelince ve çok süratlı gelince, gözleri doldu. Çünkü bir şeyin düşünce olabilmesi için makul bir sürenin geçmesi lazım. Aniden akla geliveren ve düşünceye dönüşmek için kafi zamanı bulamayan şeyler, basınç değişikliğinin tesiriyle ne olur, sıvı hale geçer ve gözyaşı olarak akar bunu herkes bilir. Bu böyledir. Gözyaşlarını sil. " Bu kitabın da sırrını çözüp etkileyici ve ansızın el değiştiren akışına alışabilmek için kafi zamanı bulması gerekir. Aksi takdirde ne olur .. aksi takdirde birçok hayata ucundan köşesinden bakma fırsatı kaybolmuş olur. Barış Bıçakçı hikayeleri birbiriyle dokunacak şekilde öyle bağlamış ki hiçbir kopukluk hissetmiyorsunuz. Sanki biri biterken bir diğer yaşam hemen ucundan tutuyor ipin yere düşmesin diye. Bu bağlam benim çok hoşuma gitse de, bazı hikayelerin devamını da okumayı/izlemeyi çok istedim. Çünkü o yaşamların dibinde biraz hayat kalmış gibiydi. İzlemeyi isterdim dedim çünkü sona yaklaştığınızda seyirci motifini kullanıyor Barış Bıçakçı. Bir bakıma da öyle değil midir zaten? Okuduğumuz romanlar hikayeler uzaktan seyrettiğimiz hayatlardır aslında. Uzaktan seyredip içten hissettiğimiz tanıdık duygular, tanıdık düşüncelerdir aslında. Diğer kitaplarında olduğu gibi ilişkileri değerlendirme biçimini de yine tam yerinden yakalamış Barış Bıçakçı. Önce eşsiz ve benzeri olmayan anlara sahip olduğumuzu sanarız, sonra da banyomuz akıtmaya başlar... Birçok eleştiride yazı dilinin Oğuz Atay'a benzediğini okumama rağmen bana Sait Faik'i andırıyor daha çok. Sakinlik, yalınlık..denizi, kumsalları, adaları eksik yalnızca.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Herkes Herkesle Dostmuş GibiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20211,821 okunma
134 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hiç içinize taş gibi, ağır bir su gibi bir sevgi oturdu mu? Oturmamışsa Allah aşkına vazgeçin şu yazımı okumaktan. Diyor Sait Faik bir hikayesinin içinde. Gerçekten de öyledir yazıları, sanki taburelerini dışarıya atmış, daha önce hiç tanımadığınız bir esnafla işlerin nasıl gittiğini çocuklarının evde ne yaramazlıklar çevirdiğini konuşuyor
Son Kuşlar
Son KuşlarSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,6bin okunma
355 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Atticus'um yanıma gelip bana hediye kitabımı uzattığında gençliğinin kitabını daha o andan itibaren okumaya başladım. Tartışılmaz şeydir kelimelerin bir araya gelip kurduğu cümleler ile gerçekleri, uzanıp bizlere dokundurması. Tıpkı Scout'un yaptığı gibi. "Başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim" diyordu Atticus. Sizler kendinizle yüzleşemediğinizden bu kadar öfke ve samimiyetsizlik dolusunuz. Okumalı, okumalı ki beyaz insanın siyah insandan hiçbir üstünlüğünün olmadığını insanlar arasındaki tek eşitsizliğin yalnızca duğuştan kazanılmış bazı olanağa sahip olduğunu anlamalı. a astra per aspera...
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Sel Yayınları · 201472bin okunma
68 syf.
·
Puan vermedi
9 ocak 2018. İki bedenin tek ruh oluşturarak satırlarında dolaştığı, bir çöküşe tanıklık ettiği saatler. Bazı şeyler aynı anda hissedildiğinde, çok güzeldir. Güzel bir hayat yaşamak isteyen, güzel insanlar biriktirsin.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,6bin okunma
108 syf.
·
Puan vermedi
1 Ocak 2018 00.36 suları.. Yapılan en muazzam başlangıç. 'Uçurtmayı vurmasınlar, çocuklar uçurtma da uçurabilsinler diye..' Peki ya çocuklar İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?
Uçurtmayı Vurmasınlar
Uçurtmayı VurmasınlarFeride Çiçekoğlu · Can Yayınları · 202211,9bin okunma
Reklam
336 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Galıba bu eseri kitaplığıma, hayatımın belli dönemlerinde tekrar alıp okumak üzere geri gönderiyorum. Unutmamak için ve vahşetin gerçekliğini her daim hatırlayabilmek için. Belki de filmlerde toplumdaki yükselişler sahnelerinin gösterildiği yerler okunarak ancak bu kadar yaşatılabilirdi. Bitirmeme sayfalar kala yaşadığım bu mide bulantıları en az bu kitap kadar ölümsüz olarak kalacak bende. İnsan, insanlığa ait olabilmesi için önce katlima şahit olması gerek.
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
416 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Son sayfalarında şu cümlelerinizi esirgemeyeceğiniz bir kitap "Hala umut var...hala umut var." Her kelimesini derinden hissettirerek o anı birebir yaşamanızı sağlayan, bir yürüyüşte tutuklanırken kendinizi bildiri dağıtırken bulabilirsiniz sayfaların arasinda.
Ana
AnaMaksim Gorki · Evrensel Basım Yayın · 201628,6bin okunma