Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Betül

Betül
@fatmabetulzehra
okuduğum kitapları anlattığım kanalıma hepinizi bekliyorum youtube.com/@fatmabetulzehr...
istanbul
90 okur puanı
Kasım 2014 tarihinde katıldı
Galiba biz, babacığım, birbirimizi hep böyle anlamadan sevdik.
Reklam
Para kazanamayacağımı, insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulamasın diye.
Kimseye yaranamadığıma göre, ilkelerimden vazgeçecektim; kahvaltıdan sonra bulaşıkları yıkamayacaktım. En önemlisi de şuydu: Varlığımı sürdürecektim; konuşmayı, düşünmeyi unutmayacaktım, çok çalışacaktım.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O kadar çok düşündüm ki, o kadar çok şeyi bir arada düşündüm ki, sonunda, Bizanslılardan kalma bir kiliseyi gezerken gördüğüm bir duvar çatlağına yapıştırılmış cam parçası geldi aklıma.
Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. (Bu sözleri başkalarıyla paylaşmaya razıydım. Başka çarem yoktu.) Kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım. (Olumlu durumları aklıma getirmeye cesaretim yoktu.) Sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum.
Reklam
Dünya benim gibi insanlarla dolu mahallelerden meydana gelseydi, bir beton çölüne dönerdi. İnsanlığın ve insansızlığın yüz karasıydım. Kendime acımak istedim. Mutlak bir ümitsizliğe düşmek istedim. Belki tam düştükten sonra çıkmak kolay olurdu. Fakat, bütün bu düşündüklerimin, kelimelerden ibaret olduğunu biliyordum.
İnsanlar için ve eşya için ve tabiat için iyi şeyler düşünmüyordum; dünyaya kendimden bir şey veremiyordum. Kendimi kendime saklıyordum; kendiliğimden bir davranışta bulunmuyordum.
Okuduğum şeylere ya da tabiatı sevenlerden duyduğuma göre, günlük yaşantının akışı içinde sevmek gerekiyordu tabiatı. Son günlerdeki yaşantım içinde bu yaşamı sağlamak da oldukça zordu. Tabiattan, payıma düşen çok az şey kalmıştı. Ömrümü eşya ile geçiriyordum. Eşyayı da sevmiyordum galiba. Daha doğrusu, eşyayı insanlarla bir tutuyordum, ikisiyle de aramda, yalnız benim bildiğim ve başkalarına açıklanması güç meseleler vardı. (Genellikle, bana karşı çıkıldığını sanıyordum. Bir uzlaşmayı mümkün görmüyordum.)
Düşünme! dedim kendi kendime, düşünme. Düşünmeyi bile bilmiyorsun. Önündeki işe devam et: Birbirine benzemeyen fotoğrafları yapıştır yan yana, bir işi de sonuna kadar götür. Ölmezsin ya.
Fakat, mesele bu değildi; mesele, bir şeyleri, sıcak çorbanın kokusunu duyar gibi hissedebilmekti. Bense bunu hiç becerememiştim. Ne tabiatı, ne insanları, ne de olup bitenleri hiç sevmemiştim; kendimi bile, kendi yaptıklarımı bile.
Reklam
Ben, otobüse biniyorum; yüksek düşüncelerimi anlayamayacak kimselerle birlikte yolculuk ediyorum, yüzlerine bakıyorum: Hayır, anlamıyorlar. Üniversitedeki arkadaşım çok yorulunca, atlıyor arabasına; istediği yerde başını dinliyor. Ben sadece bir kere, otobüsle yapılan toplu bir geziye katıldım: Rezalet!
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.