Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatma G.

Fatma G.
@fatmag_
3 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
1950'lerde şu espri yapılıyordu: "Eskiden kimin evde olduğunu ışıklarının açık olmasından anlayabilirdiniz; şimdiyse ışıklarının kapalı olmasından anlaşılıyor." Televizyonlar küçüktü, siyah beyazdı ve net bir görüntü elde etmek için ışıkları kapamak gerekiyordu.
Sayfa 14 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Fatma G.
@fatmag_·Bir kitabı okumaya başladı
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury
7.9/10 · 89,5bin okunma
"Who ever lov'd, that lov'd not at first sight." Kim sevileni, ilk bakışta sevmeden sevmiş ki?
Sayfa 52 - İlgi Kültür

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Birbirini anlayıp sevmeyen, birbirlerine karşı sade insanlık vazifesini yapmakla iktifa eden insanlarla, sade fikirlerin meşalesiyle dolan dünya bana kâfi gelmiyordu...
Sayfa 64 - İnkılâp Yayınevi
Bunu söylemeğe cesaret edemeyeceğim: Bir gün gelecek bugün sevda sandığınız bu şeyi çoktan unutmuş olacaksınız, bana söylediğiniz şeyleri düşünürken gülecek, yahut kendi kendinize kızacaksınız. İşte ben, o vakit bile bu akşamı hayatımın en kıymetli bir hâtırası, dünyada rastgeldiğim en temiz bir şey gibi hatırlayacağım... Seni seviyor muyum, Necmünnisa? Bunu bilemiyorum... Fakat seni hiç unutmayacağım...
Sayfa 57 - İnkılâp Yayınevi
Reklam
Bu sessiz ve kalbî macerayı siz ruhta bir genç kızın unutabilmesine ihtimal vermiyordum.
Sayfa 29 - İnkılâp Yayınevi
İşitilmemek için yavaş sesle söz söylüyorduk. Maamafih sözlerimizde duyulmasından korkulacak hiçbir şey yoktu. Birbirimizi derin surette sevdiğimizi his, daha doğrusu vehmediyordum. Öyle zannediyordum ki, kelimelere hacet kalmadan halimizle, gözlerimizle, seslerimizin ahengiyle anlaşmıştık.
Sayfa 29 - İnkılâp Yayınevi
Burası diplerinden sular sızan kaya yığınları, birbirine kol vermiş sık ağaçlar içinde âdeta bir tüneldi. Bazı sıcak günlerde ikindiden sonra oraya gider, guruba doğru avdet ederdim. Yolumun üstünde derin bir uçurumun kenarında bir eski namazgâh vardı. Küçük kestane ormanı halini alan bu seddin uçuruma sarkan mihrabı yanında durur, güneşin batışını seyrederdim.
Sayfa 28 - İnkılâp Yayınevi
İtiraf ederim ki, genç kızlık hayatımda ben bu şeyleri birçok defa düşündüm ve istedim. Fakat tuhaf değil mi? Bir hayal olarak söylediğim bu şeyler hakikat olacaklarına inandığım dakika bütün cazibesini kaybettiler. Gözümün önünde renksiz, ruhsuz, sönük bir süs gibi kaldılar.
Sayfa 22 - İnkılâp Yayınevi
İtiraf ederim ki, size karşı derin zaaflarım, aşka benzeyen hislerim vardı; fakat hayalimin sönmüş avizesinde tek kalan bu son ümit ve fazilet ışığını kendimden, kendi kalbimden bile kıskandım...
Sayfa 10 - İnkılâp Yayınevi
Reklam
Nereye baksam yalan ve riyadan, zulüm ve ahlâksızlıktan başka bir şey görmüyordum.
Sayfa 9 - İnkılâp Yayınevi
Meyus gözlerimi ilim ve sanat adamlarına çevirdim. İlim ve sanatın muhteşem vakaları belki ruhuma muhtaç olduğu sükûnu verebilirdi. Fakat onun da yaldızlı bir hayal olduğunu anlamakta gecikmedim. Bu adamların elinde ilim ve sanat da sefil bir âlet hükmüne girmişti.
Sayfa 9 - İnkılâp Yayınevi
Sende çok nazik ve temiz bir ruh var Kenan... İnsan tıpkı yıldızlı yaz gecelerine bakmış gibi oluyor; insan seni okurken hayatı seviyor, her şeyi temiz, yüksek, güzel görüyor... Fakat yine sizin tâbiriniz üzere: "Bu yıldızlarla dolu mavi yaz gecesi" için bir vakitsiz hazan, melûl bir yıldız dökümü mevsimi başlıyordu. Artık hayatın ve insanların içyüzünü görecek bir yaşa gelmiştim. İçimdeki yıldızlar birer birer sönüyor, dökülüyordu.
Sayfa 9
O gün, sizinle arkadaş olmak bende umulmaz bir mâcera tesiri yapmıştı. Solgun, ince yüzünüz, parlak siyah gözleriniz bir daha hayalimden gitmedi. Sizi daima görmek istiyordum. Fakat yanınızda bulunduğum vakit bir türlü yüzünüze bakmağa cesaret edemiyordum. Saatlerce yolunuzu bekliyordum. Sonra sizi uzaktan görünce kaçmağa başlıyordum.
Sayfa 8 - İnkılap Yayınevi
Ben, görünüşte vahşi ve mânâsız bir çocuktum. Fakat yaşıma nispetle derin ve nazik bir ruhum vardı. Küçük başım, yüksek dağların dumanı gibi ağır bir rüya, küçük gönlüm yüksek dağların rüzgarı gibi boğucu emeller içinde bunalırdı.
Sayfa 8 - İnkılap Yayınevi
Artık mukaddesata dil uzatmağa, güzel şeylerle eğlenmeğe başlamıştınız. Artık hayat ile çarpışmaktan çekinmiyor, kaleminizi zalim bir kamçı gibi kullanıyor; zavallı insanları hakaretlere, istihzalara boğuyordunuz.
Sayfa 7 - İnkılap
Reklam
Fatma G.
@fatmag_·1000Kitap'a katıldı.