Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkü

Türkü
@fenolftalein_
#minimalist #pluviofil #sonbahar “Hayattayken yaşayalım.”
İKÇÜ
İzmir
29 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Zaman geçiyor, hayat geçiyor; umutlar, hayaller, acılar mutluluklar ve evet her şey geçiyor. Bir rüzgarın yüzüne değmesi ve geçip gitmesi gibi, bir dalganın kıyıya vurması ve geçmesi gibi. Sen geçiyorsun, ben geçiyorum ve hayat geçiyor. Hayat belki de budur; gelmek ve geçmek.
Reklam
“Her gidiş arkasında boşluk bırakır; sonra zaman insan yüreğinin narin kumaşı üzerine hayatı nakşetmeye başlar. Geçmişin acıları ve geleceğin umutları gülümseyen hüznümüzde saklıdır. Yaşadığımız ve geçip giden her an ömrümüzün sayfaları arasına sıkışmış bir çiçek gibi sararır, solar sonra anımsarız: renkler, sözcükler, kokular, zihnimizin derinlerinde kristalleşmiş duygular... Anımsadıkça onları yeniden yaratırız; tekrar tekrar... her seferinde biraz daha değişirler gerçeği unutup anımsadıklarımızla avunmaya başlayınca anlarız ki koskoca bir hayat geçmiş içimizden. Geriye dönük hüzünlü bir boşluk kalmış o zaman başlarız anlatmaya ; başkalarının anılarında yer edinmek, oralarda yaşamak için.”
Ateş yakmaya korktuğu için donarak ölen mağara adamı gibi yaşamak mı?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Rekabetin, hırsın, kavgacı olmanın, tuttuğunu koparmanın, işkolikliğin kutsandığı, insanları kendisine, diğerlerine ve doğaya yabancılaştıran bu sistemde zor da olsa bir süre kenara çekilmek, nefes almak, kendine, tabiata, sevdiklerine dönmek biraz olsun iyi hissettirebilir.
Bu devir sıradan insanların en parlak zamanı: duygusuzluğun,bilgisizliğin, tembelliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp ağaç dikse herkes gülüyor: “Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?” Öte yanda iyilik isteyenler insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. İnsanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti; kayıplara karıştı. Herkes yarın sabah kalkıp gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor; herkes kendini düşünüyor. Kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açtıktan ölsün, vız geliyor.
Reklam
Görünüşünüz yalnızca kalpten bakabildiğinizde berraklaşır. Dışarı bakanlar düş kurar, içe bakanlar uyanış yaşar.
Yaşam Felsefesi ve Bireysel Vizyon
Vizyon, “Ne yapacağım, gelecekte ne yapmak istiyorum?” sorusunun yanıtını verir. Yani yaşamımızın sonraki dönemlerinde hangi noktalarda olmayı istediğimizi, bunun için ulaşılması gereken hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için kullanacağımız yöntemler ile ilke ve değerlerimizi içeren bir bütündür. Biz buna bireysel vizyon diyoruz. Bireysel vizyonumuz yaşamımız boyunca bize yol gösteren bir rehber, bir anlamda hayatımızın pusulası niteliğindedir ; yarınımızın bugünden tasarlanmasıdır. Bize sadece ne olmak istediğimizi değil bunu nasıl gerçekleştireceğimizi de gösterir. Bu yüzden bireysel vizyonumuz, yaşam felsefemizle de yakından ilişkilidir.Yaşam felsefemiz bugünkü düşünce biçimimiz olarak bireysel vizyonumuzun belirlenmesinde rol oynarken aynı zaman bireysel vizyonumuzu belirlemek için yaptığımız çalışmalar da yaşam felsefemizi etkiler.
ruh dengesi, karamsarlık, mutluluk
Önemli olan, kişinin kendine yetebilen bir ruh dengesi içinde kalabilmesidir.
Bilinçaltı
Freud, “hipnoz” yöntemiyle insanların bilinçaltına attığı olayları çözmeye çalışmış, bilinçaltının nasıl oluştuğu, hangi yaşantıların bireyin zihninde daha çok yer aldığını saptamak için uğraşmıştır. Onun bu yöntemine psikolojide “psikanaliz” denir. Freud’a göre, her insanın yaşantısında farkında olduğu ya da olmadığı, benliğini sarsan yaşantılar vardır. Unutmaya çalışılsa da zaman zaman hareketlerinde veya düşüncelerinde baş gösteren, davranış bozukluklarına sebebiyet veren davranışlardır bunlar. İşte bu çatışmalardan, engellenmelerden kurtulmak için birey bilinç dışı hareketler sergiler. Bunlara psikolojide “savunma mekanizmaları” denmektedir. Birey kendisine savunma mekanizması geliştirerek yaşadığı kaygıyı azaltmaya çalışır. Bilinçaltındaki olumsuzluklardan kurtulma yolu olarak da görülen bu mekanizmaları sık sık davranışa dökmek, kişilik sorunlarının yaşanmasına sebep olur.