Eğer, bugün ben, bu bana yapılanlara gülüyorsam, inan ki haklı olduğuma inandığımdandır. Yoksa belki de son yılların en büyük trajedisini yaratır, bu magazin magandalarını toplumun vicdanına hapis ederdim! " Nasıl mı?" Mesela intihar etsem, ya da birini vursam! Manşetler. " Vay, vay, vaaay olaya bak! Sanatçı, hakkında çıkan haberlere dayanamayıp ölümü seçti" Ya da; " Arkadaşımızı vurdu." Sabah programlarında: " Olay, olay, olay! Biz demiştik; işte bakın nasıl da dayanamayıp kaçtı. Bunda asla bizim suçumuz yok. Saygısından gene de arkasından konuşmayalım. sıradaki haberimiz gelsin." Ve yine öfke, yine isyan, yine kovalamaca, yumruklar, bağrışmalar, mağdur gibi gösterilen tutma zavallılar.
Hiç mikrofon uzatıp soru soran magazinci gencin ne durumda olduğuna dikkat ettin mi? Çocuk her an tekme yumruk yiyecekmiş gibi korku içinde. Onu kınamıyor, ona, o gence hep acıyorum; çünkü o evine ekmek götürmeye çalışan biri. Ya onun arkasındakiler. Yani esas yapımcılar. Onları mutlu etmek mecburiyeti vardır. Yoksa işi alınır elinden. Sence böyle gelmiş böyle mi gidecek? Evet maalesef bu böyle. Tıpkı yetmişli yıllarda olduğu gibi...