Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Feza

Feza
@feza_
Mühendis
Lisans
Ankara
null
13 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
“Bir kadına aşık olduğumuzda, şu soruları sormalıyız kendimize: Etrafında ne tür insanlar var? Nasıl bir hayat yaşamış? Hayattaki bütün mutluluğumuz buna bağlıdır.”
Reklam
Bilmek her zaman engelleyebilme imkânı sağlamaz; ama hiç değilse bildiğimiz şeyleri, avucumuzun içinde tutamasak da zihnimizde kullanıma hazır bulundururuz ve bu da bize üzerlerinde hâkimiyet kurduğumuz yanılgısını yaşatır.
... aşkla ölüm arasındaki en büyük benzerlik, her zaman sözü edilen muğlak benzerlikler değil, her ikisinin de bizi gerçekliğini kavrayamamaktan, elimizden kaçırmaktan korktuğumuz kişiliğin sırrını daha derinlemesine sorgulamaya itmeleridir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
'Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? Şems-i Tebrizi
Ara sıra bizi yalayıp geçen bu şiddetli heyecan rüzgarı, aşkın oluşturulma yöntemleri, kutsal hastalığın yayılma biçimleri arasında en etkili olanlarından biridir. Bu durumda ok yaydan çıkar, o sırada birlikte olmaktan hoşlandığımız kişi kimse, aşık olacağımız kişi de odur. Bu kişiyi o ana kadar başkalarından fazla, hatta onlar kadar beğenmiş olmamız bile gerekmez. Önemli olan, o insana düşkünlüğümüzün başka herkesi dışlamasıdır. Bu koşul da, -o kişinin eksikliğini hissettiğimiz anda- onun cazibesinin bize yaşattığı hazların aranışı yerini ansızın yine aynı kişiyi hedef alan, kaygılı bir ihtiyaca bıraktığında, yerine getirilmiş olur; bu alemin yasaları gereği, bu saçma ihtiyacın giderilmesi imkansız, tedavisi zordur: Bu mantığa aykırı, ıstıraplı ihtiyaç, ona sahip olma ihtiyacıdır.
Reklam
Kalbinizi de burada unutsaydınız keşke, onu iade etmezdim.
Gençlikte, aşık olduğumuz kadının kalbine sahip olmayı hayal ederiz; daha ileri yaşlarda, bir kadının kalbine sahip olduğumuzu hissetmek, ona aşık olmamıza yetebilir. Dolayısıyla, özellikle aşkta öznel bir hazzın peşinde koştuğumuz ve bu yüzden de bir kadının güzelliğine duyulan hayranlığın aşkta en baskın unsur olmasının beklenebileceği yaşta, aşk temelinde, başlangıcında bir arzu olmadan doğabilir.
O kadar güzel buluyordum ki onu, geri dönüp omuz silkerek, "Bence çok çirkin ve gülünçsünüz, iğreniyorum sizden!" diye bağırabilmek isterdim.
Görmedin sen. Daha doğrusu görmek istemedin, gözlerini çevirdin. Ama görmek istemediğin için değil, görüldüğünü düşündüğün için çevirdin gözlerini. Ben gördüm ama, gözümle değil, gönlümle. Gördüm ve arttırdım, rest... Elin güçlüydü ama blöfümü görmedin.
Sevdiğim kadını daima o sıralarda görmeyi en çok arzuladığım yerlerle çevrelenmiş olarak hayal etmemin, bu yerleri bana onun gezdirmesini, bilinmeyen bir dünyanın kapılarını bana onun açmasını istememin sebebi, basit ve tesadüfi bir zihinsel çağrışım değildi; yolculuk ve aşk hayallerim, tek bir kuvvet halinde fışkıran ve yönü değişmeyen yaşama gücümün -bugün sedefli ve görünürde kıpırtısız bir fıskiyeden değişik yüksekliklerde kesitler alır gibi, yapay olarak ayırdığım- farklı anlarından başka bir şey değildiler aslında.
Reklam
Kendimizi daima ruhumuz tarafından kuşatılmış gibi hissetsek de, bizi çevreleyen bu ruh sabit bir hapishane değildir; daha ziyade, ruhumuz aşmak, dışarıya ulaşmak için sürekli hamleler yaparak, onunla birlikte, bir hayal kırıklığı içinde sürüklenir, etrafımızda hep dışarıdan bir yankı değil de, içimizdeki bir titreşimin çınlaması olan ve hiç değişmeyen bir tını işitir gibiyizdir.
Kaybettiğimiz kişilerin ruhlarının, daha ilkel bir varlığın, bir hayvanın, bir bitkinin veya cansız nesnenin içinde tutsak olduğu yolundaki Kelt inancını çok makul bulurum; bu ruhları gerçekten de kaybetmişizdir, ta ki, birçokları için hiç yaşanmayan bir gün, ruhun hapsolduğu ağacın yanından geçinceye, ruhu barındıran nesneyi tesadüfen ele geçinceye kadar. O zaman ruh irkilip ürperir, bizi çağırır ve onu tanıdığımız anda büyü bozulur. Bizim tarafımızdan kurtarılan ruh ölümü yener ve bizimle yaşamaya başlar tekrar.
Feza
Bir kitabı okumaya başladı
Kayıp Zamanın İzinde
Kayıp Zamanın İzindeMarcel Proust
9.1/10 · 559 okunma
216 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Yeryüzünün Zamanı
Yeryüzünün ZamanıMarcia Bjornerud
8.6/10 · 39 okunma
Bu cesur yeni çağ, işlerin yönetimini ele aldığımız zaman değil; yalnızca umursamazlığımızın ve açgözlülüğümüzün Dünya'nın Holosen alışkanlıklarını değiştirmeye başladığı nokta. Ayrıca "doğanın sonu" da değil, daha ziyade bizim doğanın dışında olduğumuz yanılsamasının sonu. Kendi yarattıklarımızla gözlerimiz kamaşmış bir halde, hiç değişmeden öyle sürüp gideceğini varsaydığımız çok daha eski, çok daha güçlü bir dünyanın içinde yaşadığımızı unuttuk. Bir tür olarak, inanmak istediğimizden çok daha az esneğiz ve doğa beklentilerimizin biraz dışında çıktığında ekonomik kayıplara ve sosyal çalkantılara açığız. En ufak değişimlere bir tahammül edemediğimizden, daha önce karşılaştıklarımızdan çok daha büyük ve öngörülemez olacak çevresel sapmalar için ortamı kendi ellerimizle hazırlanmış bulunuyoruz.
Sayfa 161Kitabı okudu
215 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.