Burak yorumladı.
TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı söz alan HÜDA PAR Gençlik Politikaları Başkanı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, MEB'in kamuoyu ile paylaştığı yeni müfredata ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Eğitim müfredatının, nesiller için hayati önem taşımakta olduğunu belirten Dinç, "Şimdiye kadar uygulanan Batı menşeli müfredat programları, neslimizi kadim değerlerinden uzaklaştırmış; inancına, kültürüne ve değerlerine yabancılaştırmıştır. Bu anlayış, Batı uygarlığı karşısında aşağılık kompleksine duçar olmuş, öğrenilmiş çaresizlik yaşayan nesiller yetişmesine sebep olmuştur. Birçok Batı ülkesi, bizim ülkemizden daha zor şartlara sahip olmasına rağmen, birçok gencimiz, ülkemizi terk etmeye başlamıştır. Asıl beka meselesi budur."
Dinç, şöyle konuştu:
"HÜDA PAR olarak neslimizin geleceği için maddi ve manevi dinamikleri esas alan yerli ve bütüncül bir müfredat oluşturulması çağrısında bulunuyoruz. İnancımıza ve medeniyet değerlerimize dayanmayan, ithal eğitim sistemi ve müfredat programı ile nesillerimizi ihya edemeyeceğimiz gibi geleceğimizi de inşa edemeyiz. Nesli kaybedersek medeniyetimizi ve geleceğimizi kaybederiz. Bu vesileyle özümüze ve medeniyet değerlerimize uygun bir müfredatın elzem ve acil bir ihtiyaç olduğunu hatırlatır Genel Kurulu saygıyla selamlarım." (İLKHA)
Hakkı ve adaleti haykırma gayreti içinde olan herkesten Allah razı olsun. Çok güzel ifade buyurmuşlar.
Burak yorumladı.
Ortalık, üniversite mezunu işsizlerle dolu. Emekliler meteliğe kurşun atıyor. Yetişkinlerin hayal kuracak bir dakikası bile yok - kısacası "hayatın katı gerçekleri"ne karşı, sabah dokuz akşam beş, günde tam sekiz saat ev geçindirmek için, çocukların okul parası için mücadele ediyorlar.
Sayfa 15 - Can Yayınları, 29. Basım, Ekim 2023.Kitabı okudu
Hayatlarını plansız, programsız yaşayan ve günü kurtarma ve nefsin arzuları odaklı yaşam süren topluluğumuzun oluşturduğu devlet yapısı mevcudiyetini borçlu olduğu halkın aynadaki yansımasıdır. Böyle olunca karşılaşacağımız sonuçlardan birisini güzel bir dille Paulo Coelho ifade buyurmuşlar.
Okur Takip Önerileri
Burak bir yorumu yanıtladı.
23 Nisan kutlamaları Türk Genci adayı olma yolunda yetiştirilen çocuklarımızın çehresinin nasıl olduğunu bizlere gösterdi. Malum olduğu üzere 23 Nisan sözüm ona çocuklara armağan edilen bir bayram olarak literatürde. Gazze’de 7 Ekimden bu yana öldürülen çocuk sayısı kaynaklarda geçtiği kısmıyla 12,300. Yazmak ne kadar kolay, acıyı yaşamak bir o kadar zor. Dünya da açlık ve kötü beslenme sebebi ile yaklaşık 6 milyon çocuğun da öldüğü bilinmekte. Tüm bu gerçeklikler ekseninde ülke genelinde bayram kutlamalarına bakınca, kültürümüze sonradan adapte edilen; müzik eşliğinde danslar, kız ve erkek çocuklarımızın bir araya getirilerek dans ettirildiğini yine gördük. Peki ne görmeliydik? Vicdan, merhamet ve hüzün görmeliydik. Çocuk hüzünlendirilir mi? Evet ve de hayır. Hüzünlendirilemez, merhametten yoksun bırakılarak. Hüzünlendirilir, merhamet aşılayarak. Bizim her bayramımız yanında hüznü, merhameti, hatırlamayı taşımak zorundadır. Seküler bayramlar, vicdan ve merhamet duygularını silir süpürür. Ve böylelikle merhametten uzak, akraba bilmez, komşu bilmez, din kardeşi bilmez, insanlık vicdanı bilmez çocuklar büyür yetişir ve bu gençlere ne oluyor deriz.
Fıtrata ve duygulara hitap eden bayramlarda çocuklarımıza dokunma bilincine ermek duasıyla.
böyle günler ve geceler toplumsallığı artırmak için icat edilir. içinde fikir, düşünce aranmaz.
2 önceki yanıtı göster
Bu kesinlikle kültürel ve sosyal bir faciadır. Bunda bir şey yok deyip bunun üzerini kapatmak bizlere yakışmaz. Sivrisinek küçüktür ama mide bulandırır sözü burada yerinde olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nihai problemlerinden biri topluluk olması, toplum olamamasıdır. Toplum olabilmenin malumunuz olduğu üzere belirli şartları vardır. Bunların başında nihai hedef ve ülkü vardır. Biz nihai hedefini şaşırmış bir toplum olarak, toplumsal deformasyona, yozlaşmaya iten her eyleme gücümüz nispetinde tepki oluşturmak zorundayız. Olumlu anlamda buna verilecek bir cümle ise "bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle gelir" düsturu ile hareket eden vatandaşlar olmak zorundayız. Kültür yozlaşmasının bu denli kendisini gösterdiği bu dönemde "Milli Eğitim" adını taşıyan çatının içerisinde bu denli yozlaşma eylemlerini altını çizerek oldu bittiye getirilmesinin bizi uçuruma sevk edeceğine inanmaktayım. Hele ki bu tip platformlarda bilgiye açan, kendini geliştirme çabası gösteren insan toplulukların içinde toplum olma şuurunu inşa edebilmek adına gür bir sesle hakikat manzumeleri dizi dizi işlenmelidir, elbette dilimiz döndüğünce.
Burak bir yorumu yanıtladı.
Bugün okuduğum bir eserde, dini inancı zayıf olanların çokça savunduğu bir görüşü çürüten çok güzel bir yazı okudum. Yazının bütününü paylaşmadan önce anlaşılabilmesi adına bu inancı zayıf olanların ne olduğunu burada söylemek icap edecektir. Bazıları derler ki; neden Kur'an bilimsel formüllerden bahsetmiyor, açık açık neden suyun kaynama
Aslında mantık çok basit ama kavrayamiyorlar. Bir yaratıcı varsa Onu Anadolu'nun herhangi bir köydeki okuma yazma bilmeyen teyzeninde bulması gerek araştırma yapan bilim insanininda . Bu yüzde Kur'an oku emri ile başlar . Evreni oku insanı oku der ! Teyze yetiştirdiği sebzeleri toplayıp sepete koyduktan sonra Elhamdülillah demesi okumaktır . Bunu ona vereni bilmektir aslında . Bu yüzdendir ki o sebzeleri toplayan okuma yazma bilmeyen teyze sabah akşam bilimle uğraşıp Allah'ı bulamayan dan daha evvel okur evreni . Mertebe olarak daha yüksektir . Ama bunu görmezler . Kur'an eğer sadece bilimsel olarak inseydi , o zamanda okuma yazma oranı son yüz yılda arttı bundan önceki insanlar hicbirsey bilemezlerdi der yine reddederlerdi . Onlar Kur'an'ın dogrulugunu değil nefislerinin esaretini izliyorlar!