Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Urfa'da yaşlı bir adam bana bir fıkra anlattı. Bir adam Urfa'ya gelmiş bilmem kaç yıl önce, 20 yaşında bir delikanlı, hayran kalmış Urfa'ya; herkes evine çağırıyor, herkes selam veriyor, herkes kardeş gibi davranıyor, inanılmaz bir güzellik. Sonra bu adamı Urfa'nın ahırlarına götürmüşler. Dünyanın en güzel atları tabi. Urfa tarihten bu yana çok ünlüdür atlarıyla. Asurlular devrinde her yıl Asurlulara 360 tane at verirmiş Çukurova. Adam bir ay kaldıktan sonra memleketine dönmüş, sonra 90 yaşına gelmiş, yahu şu dünyada zaten ölüp gideceğiz, ağzımın tadıyla ayrılayım şu dünyadan demiş, yeniden gitmiş bakmış ki selam verse kimse yüzüne bakmıyor. Yıkılmış, bir de atlara bakayım demiş. Bir sürü at, derisi kemiğine yapışmış, dağlarda yayılıyor. Şaşırmış kalmış adam, keşke gelmeseydim buraya demiş. Bir hanın önünden geçerken yaşlı bir adam uyukluyormuş, ağzına, yüzüne sinekler dolmuş. Uyandırmış, hele kalk, yahu, demiş, burada bir zaman çok iyi insanlar, çok güzel atlar vardı, ne oldu? demiş. Yanıtlamış karşısındaki: "O iyi insanlar o güzel atlara bindiler, çektiler gittiler." *Yaşar Kemal - İyi İnsanlar/Güzel Atlar
 Her kesin keyif sürdüyünü fark etti. Dans ediyor, fıkra anlatıp gülüyor, bade çınlatıyorlardı... Sessizce  kapıyı açıp alkol, tütün kokulu o alemden koptu, nerdivenlerle bahçeye indi. Ay kocamandı, her tarafı nura boyamıştı. Önce zannetti ki, nihayet kar yağmış. Eyilerek yerden elleriyle kar almak istedi. Fakat parmakları toprağa deyince anladı ki,  bu yeni yıl da karsız geliyor ömürlerine. Sigara yaktı. Eskiden öyle sanırdı ki, bu hayatda hiç bir şey ebedi deyildir.  Bu yüzden de kendi başarısızlıklarının da geç biteceğine inanırdı... Artık bu inancını bile kaybetmişti.... Varis Yolcuyev. ''Unutulmuşlar''
Reklam
Size komünist zamanlardan kalma eski bir fıkra anlatayım.Doğu Almanya'dan bir adam Sibirya'ya çalışmaya gönderiliyor.Mektubunun denetçiler tarafından okunacağını biliyor ve arkadaşlarına şöyle diyor:"Gelin şöyle bir şifre oluşturalım.Eğer benden mavi mürekkeple yazılmış bir mektup alırsanız orada yazdıklarımın gerçek olduğunu bilin.Ama kırmızı mürekkeple yazılmışsa yalandır."Bir ay sonra arkadaşları ilk mektubu alıyor.Mürekkep mavidir.Mektupta der ki:"Burada her şey harika.Dükkanlar güzel yiyeceklerle dolu.Sinemalar batıdan güzel filmler gösteriyor.Apartmanlar büyük ve çok rahat.Tek satın alamayacağınız şey kırmızı mürekkep."Bizim yaşadığımız da bu.İstediğimiz bütün özgürlüklere sahibiz.Tek eksiğimiz kırmızı mürekkep:tutsaklığımızı ifade edecek dil. Alıntıdır.
AŞK, bir masal gibi başlar. Yaşadıkça Roman olur, anlatınca fıkra... Sonuç mu? Hepsi hikaye..
‘Küfür edilecek hükümet!’ Hasan Pulur ağabeyimiz pazar günleri kısa fıkralar anlatır, oradan da hisseler çıkartıp yazardı. 29 Kasım 2015 Pazar günü aramızdan ayrıldı, arkasında kapanmayan bir özlemle birlikte güzel anılar bıraktı. Onu rahmetle anarken okurlarıyla paylaştığı fıkralardan birinin yeri geldi. Özellikle en çok “hakaret davası” açılan gazete olma unvanını elinde bulunduran BirGün’e de yakışır bu fıkra… Eskiden baskı dönemlerinde ispiyoncular da artarmış. Şimdi de farklı değil ya… İçkinin miktarına bağlı olarak, siyasi cesaretlerin arttığı bilinmeyen bir gerçek değildir. Yine böyle yoğun geçen bir akşam yemeğinde sert siyasi eleştiriler, küfürlerle harmanlanıp ispiyoncuların kulağına gitmiş. O ispiyoncu da bütün masayı karakola bildirmiş. Ekipler gelmişler, çakır keyif alemcileri toplayıp götürmüşler. Komiser sormuş: -Niye hükümete küfür ettiniz? -Valla komiserim biz Latin Amerika’daki bir ülkenin hükümetine küfür ettik! Komiser bıyık altından gülerek “yemeyin lan beni” demiş: -Biz hangi hükümete küfür edileceğini bilmiyor muyuz? NAZIM ALPMAN
Aşk bir masal gibi başlar,yaşandıkça roman olur,Anlatılınca fıkra,sonuç mu hepsi hikaye.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.