Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamıyla medeniyetin yaydığı Işık karşısında filan ve falan şeyhin yol göstericiliği ile maddi ve manevi Saadet arayacak kadar İlker insanların Türkiye'ye Medeni camiasından mevcudiyetini asla kabul etmiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin Emir ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için yeterlidir.
Atatürk'ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 cumartesi sabahı saat 08:10'da, Sarayın büyük salonunda kılınmıştır. Cenaze namazını kıldıran, daha sonra İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi olan Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya'dır.
10 Kasım 1938 Perşembe günü geldi. Sabah saat 08.00 sularıydı. Herkes Atatürk'ün yanındaydı. Rengi tamamen solmuştu. Birdenbire, “ Hı...hı...hı..." diye yalnız gırtlağından bir ses çıkarmaya başladı.
28 Ekim akşamı Sabiha Gökçen'i kabulünde kendisine, “ Yarın Bayram değil mi Gökçen? Bu günü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramı'nda halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum " dedi.