Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devrimci Kürtler, Ortadoğu'da, Filistin hareketine her zaman destek vermeye çalışmışlardır. Devrimci Kürtler, Filistin hareketi karşısında büyük bir coşku beslemişler; Siyonizme duydukları tepkiyi her zaman ifade etmişlerdir. Bağımsız devlet kurma dahil, Filistinlilerin her türlü hakkını kararlılıkla savunmuşlardır. Bunun yanında Kürtler, İsrail'e karşı, Filistinlilerin yanında fiilen savaşa da girmişlerdir. Örneğin 1982'de, İsrail'in Beyrut çıkarması sırasında, özellikle PKK'li gruplar Filistinlilerin yanında savaşa katılmışlardır. Kürtler, Ortadoğu'da Filistin devrimini samimi ve kararlı bir şekilde savunan gruplar içinde yer almaktadırlar. Filistinlilere düşman olan siyasal odaklara Kürtler de düşman olmuşlardır. Düşmanlıklarını her vesileyle, her türlü yoldan göstermeye çalışmışlardır. Bütün bunlara rağmen Filistinliler, Kürtlere hiç de dostça yaklaşmamış, her zaman onların düşmanlarıyla işbirliği yapmışlardır. Kürdistan'ı devletlerarası sömürge sistemi içinde tutmaya çalışan devletler Filistinlilerin en yakın dostları olmuşlardır. Filistinliler her zaman, Türkiye ve Irak gibi Kürtlere düşman olan devletlerin yanında yer almaktadırlar. Halepçe gibi bir soykırımda bile, Filistin Kurtuluş Örgütü, Kürtlerin lehine tek bir söz söylememiştir; soykırımi yapanları kınamamıştır.
Sayfa 85 - İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları / 2. BaskıKitabı okudu
ACI-Ferman Karaçam
Seni de vururlar bir gün ey Acı Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın, sözün, türkülerin tükenir Ellerin koynunda kalakalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey Acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de
Reklam
Günümüzde, her gün binlerce insan Güney Afrika'da, Filistin'de, Filipinler'de, Halepçe'de, Hindistan'da, Afganistan' da, Irak'ta Batı tannsının, yani dünya insanlığının yüz karası olan 'Veto Konseyi'nin, "insanları daha güzel sömürmek için Birleşmiş Milletlerin bu iğrenç tabu'sunun, dokunulmaz, karşı çıkılmaz, imtiyazlı devletlerin savaş ve sömürme stratejisiyle öldürülebiliyorlarsa ve buna, Allah'ın bir kulu çıkıp, "Durun!" diyemiyorsa, yazıklar olsun beş milyara ki, bu­nun bir milyarı Müslüman(!)dır! . .. "Tanrılar Konseyi" olan Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin vs. kendilerine şirk koşulmasını asla kabul etmiyorlar ve beş milyara şöyle hakaret ediyorlar: - Dünya bizim istediğimiz gibi, ama fazlasıyla da Amerika'nın is­tediği gibi dönecek, biz istediğimiz gibi sizi yönetecek, sömürecek, öldürülmesi gerekenleri öldüreceğiz. Silahı biz üretir, biz satarız. Siz, size verilen emre uymakla mükellefsiniz. Libya, Pakistan, Kore silah yapamaz. Canına okuruz ve "Veto" dinimizce onları aforoz ederiz.
Halepçe ve enfal katliamı Saddam Hüseyin’in emri ile 12 Mart 1986’da başlayan ve 7 Haziran 1989’a kadar devam eden Enfal katliamı 32’inci yılına girdi. Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’ın gönderdiği Filistinli paralı askerlerin de katıldığı katliamda yaşlı, kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 182 bin Kürt katledilmişti.
Halepçe'ye kimyasal silahlar atılmasından birkaç gün sonra, Kuveyt'te Islam Konferansı Zirvesi toplandı. 42 Müslüman Devlete mensup devlet ve hükümet başkanları Kuveyt'te toplantı halindeydi. İslam Konferansı Zirvesi, Filipinlerden Filistin'e, Afganistan'dan Bulgaristan Türklerine, Sudan'dan Batı Trakya'ya, Kıbrıs Türklerinin durumundan Moritanya'ya kadar bütün Müslüman toplumlarıyla ilgili kararlar aldı. Örneğin, Bulgaristan'daki Müslüman Türklerin isimlerini değiştirdiği için Bulgaristan hükümeti, Filistinlilere baskı uyguladığı gerekçesiyle Israil hükümeti, Afganistan'daki varlığından dolayı da Sovyetler Birliği kınandı. Fakat, Kürtlere karşı kimyasal silah kullanan, beşbinin üzerinde kadın, çocuk ve yaşlı Kürt insanını katleden, soykırım yapan Saddam Hüseyin yönetimini eleştirmek hiçbir Müslüman devlet başkanının veya başbakanının aklına bile gelmedi. Burada devlet başkanlarından veya başbakanlardan çok İslamcı siyasal akımların eleştirildiğini bir kez daha belirtmekte yarar vardır. Sözümüzün önemli bir kısmının da Kürt olan İslamcılara olduğunu bir kez daha belirtelim. İslamcı akımlar böylesine bir soykırımı neden görmezden ve duymazdan gelmişlerdir? İslam Konferansı Zirvesi'ne katılanları, bu konuyla ilgili olarak neden Eleştirmemişlerdr?
Filistin ve Halepçe
Filistinliler, Kürtlere hiç de dostça yaklaşmamış, her zaman onların düşmanlarıyla işbirliği yapmışlardır. Kürdistan'ı devletlerarası sömürge sistemi içinde tutmaya çalışan devletler Filistinlilerin en yakın dostları olmuşlardır. Filistinliler her zaman, Türkiye ve Irak gibi Kürtlere düşman olan devletlerin yanında yer almaktadır. Halepçe gibi bir soykırımda bile Filistin Kurtuluş örgütü, Kürtlerin lehine tek bir söz söylenmemiştir; soykırımı yapanları kınamamıştır. Halepçe'den önce, yine kimyasal silahlarla, soykırıma uğratılan Kürtlerin sayısının Halepçe'de katledilenlerden çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Bu zehirli gazlar, Kürtlere karşı Halepçe'den sonra da kullanıldı. Bütün bu süreç içinde, FKÖ hep Irak'ın yanında yer aldı; Saddam Hüseyin'i destekledi. Kimyasal silahlar kullanılmasını kınamadı. Mağdur edilen, binler binbir türlü acıya garkedilen Kürtler için tek bir şey söylemedi.
Sayfa 85 - IBVKitabı okudu
38 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.