ve sonra, ne kadar karşı koysam da, bana fırlattığı o akasya çiçeğinin kokusunu duyuyordum. çiçek kuruduğu halde hala o güzel kokusunu muhafaza ediyordu…
sonra ağzındaki akasya çiçeğini eline alıp başparmağının tek bir hareketiyle bana doğru fırlattı, tam iki gözümün ortasına. beyefendi, alnımdan vurulmuşa döndüm… hangi deliğe saklanacağımı bilemiyordum, adeta taş kesmiştim. kadın fabrikaya girdiğinde, yerde ayaklarımın arasına düşmüş olan akasya çiçeğini gördüm. hangi şeytan dürttü bilemiyorum, ama arkadaşlarıma fark ettirmeden çiçeği yerden alıp itinayla ceketimin içine sakladım. bu ilk hatamdı.
başımı kaldırdım ve onu gördüm. bir cuma günüydü ve o günü asla unutmayacağım. sizin de tanıdığınız, birkaç ay önce sizinle evinde karşılaştığımız meşhur carmen’i gördüm.