Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Didem

Didem
Bir kitabı okumaya başladı
Esrâr-ı Cinâyât
Esrâr-ı CinâyâtAhmet Mithat Efendi
8/10 · 1.725 okunma
Reklam
32 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Meyhanede Hanımlar
Meyhanede HanımlarHüseyin Rahmi Gürpınar
7.6/10 · 2.046 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
144 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları
Bize Göre ve Bir Seyahatin NotlarıAhmet Haşim
7/10 · 1.281 okunma
Reklam
Şıpsevdi
Şarlatanın en açık belirtisi hiçbir hakikate karşı susturulmuş kalmak istemeyerek seksen dereden su getirmeye uğraşmak; sözle, yazıyla her konuya atılmak, bilmediği şeylerden bilir gibi bahsetmek, cahilliğini gizlemede büyük başarı göstermek, araştırılan, incelenen, bazı konularını ömründe bir defa okuduğu, hafazanallah ya da hiç okumadığı bilimlerde, sanatlarda, uzmanlık iddia etmek, iki kere iki dört eder kesinliğiyle iddialarının temelsiz olduğu ispat edildiği halde asla inanmayarak “Karşı tarafa meseleyi anlatamadım ki?” sözünden ayrılmamak, hâsılı Nuh deyip de durmak, kaleminden çıkan boş şeylerin sadece gerçekler olduğuna herkesi inandırmak konusunda sıkılmayı bertaraf edip her türlü ikna yolunu mubah görmek; tartıştığı kişilerin söyledikleri ne kadar açık, düzgün, sağlam hakikatlerden olsa yine anlamaz görünerek meseleyi safsatalara, anlaşılmaz laflara boğmak, nihayet hasmını usandırarak, nefret ettirerek, iğrendirerek tartışma meydanından püskürtmek… Sonra dönüp okurlara zafer kazanmış bir tavırla, “Gördünüz mü, şiddetli bir biçimde susturarak hasmımın ağzına ot tıkadım? Tartışmaya gücü yetmedi, işte kaçtı…” demek… Bununla da yetinmeyerek söylenenlerde, yazılanlarda sırasını kollayıp kollayıp, “Bu konuda zaten geçenlerde falan efendiyi susturmuş olduğumuz dolayısıyla” ibaresini sıkıştırarak o safsata meydanın terlemez, kızarmaz bir kahramanı olduğunu ilandan geri durmayıp alıkları gücüne hayran, hakikat sevdalılarını hafifsemeyle gülmeye, daha doğrusu tiksinmeye mecbur etmek
Sayfa 49 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir gün erkenden mektebe gitmiştim. Yemek yemek için öğle vakti döndüm. Sokağın köşesini dolaşınca bizim kapının önünde bir kalabalık gördüm. Telaşla ilerledim. Yaklaşınca kalabalığın arasından hayal meyal babamın tabutunu gördüm. Kapının önündeki yüksek yere konulmuştu. Dünyaya geleli öyle bir yürek acısı hissetmedim. Feryada ve ağlamaya başladığım sırada karşıki evin kapısı açıldı. Aralıktan bir kadın göründü: — Buraya gel oğlum, buraya gel, dedi. Gittim. Beni aldı, yukarı götürdü. Bu ev üç katlıdır. İkinci katında sokağa bakan bir odaya çıktık. Orada bulunanlarla beraber pencerelerden baktık. Tabutu götürüyorlardı. Şimdiye kadar öyle feci bir manzara görmedim. Gözümün önünden gitmiyor! Tabut, köşe başını dolaşıncaya kadar aralıksız yaş akıtmakta olan gözlerimle takip eyledim. Ah babacığım!.. Şimdi kendi kendime diyorum ki: — Oradan bana baktırmamalıydılar. Maksatları beni avutmak değil miydi?
Demek ki ben kendi evimde oturmak, şu kadarcık olsun kimseye yük olmamak istiyormuşum. “Benim varlığımdan şikâyet eden bulunmasın!” diyormuşum.
Hepsini unutmalı! Korkunç bir yoldan geçildiği zaman insan daima arkasına dönüp bakmaktan yüreğini engelleyemez ama siz daima önünüzdeki kurtuluş yoluna göz dikerek hiç arkanıza bakmamalısınız!
Sayfa 211Kitabı okudu
İnsanda daima ümit bulunmalı! Hatta ümitleri ihtimallerin üstüne çıksa bile o kadar zararı yoktur. Bir bakıma faydası bile vardır. Dünyada en ciddi mutluluk varsa o da insanın gerçekten mesut olduğunu kendi kendisine inandırabilmesinden ibarettir. Buna iç huzur derler ki o da ümitlerin kuvvet derecesi kadar kuvvetli olabilir.
Sayfa 207Kitabı okudu
Reklam
Ben şimdi cehennemden çıkıp cennete girmişken tekrar cehenneme giremem. Gebermiş gitmiş, mahvolmuşken yeniden doğdum. Kendimi bir daha gebertemem.
Sayfa 206Kitabı okudu
Zira insan derdini anlatınca hafifliyor; hele derdini anlattığı adam, bu hikâyeden biraz da etkilenirse adeta derdine ortak olmuş gibi kabul ediyor.
Sayfa 175Kitabı okudu
398 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.