Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Salt sağduyu ve adalet, bugüne kadar yeryüzünde egemen olmamışsa, bu; yalnızca insanoğlu onları gereğince anlamadığı İçin böyle olmuştur.
Baskı altında tutulacak hiçbir toplumsal sınıf kalmayınca; sınıf egemenliği ve üretimdeki güncel anarşi üzerine kurulu bireysel yaşam savaşımı ile birlikte, bunlardan doğan çatısma ve aşırılıklar da ortadan kalkınca, artık bir bastırma gücünü, bir devleti zorunlu kılan , bastırılacak hiçbir şey yoktur. Devletin gerçekten tüm toplumun temsilcisi olarak göründüğü ilk eylem, —üretim araçlarına toplum adına elkonması,— aynı zamanda onun devlete özgü son eylemidir de.
Sayfa 84 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Reklam
Toplumsal olarak etkide bulunan güçler, tıpkı doğa güçleri gibi etkide bulunurlar: Onları bilmediğimiz ve hesaba katmadığımız sürece kör, zorlu, yıkıcı güçler olarak. Ama bir kez onları ögrendikten, etkinlik, yön ve etkilerini bir kez kavradıktan sonra, onları gitgide kendi istencimize bağlamak ve onlar sayesinde ereklerimize erişmek, yalnızca bize bağlıdır. Ve bu, bugünku çok büyük üretici güçler konusunda, özellikle böyledir. Biz bu güçlerin özlük ve niteliklerini anlamak istememekte direndiğiniz sürece bu güçler, ayrıntılı bir biçimde açıklamış bulunduğumuz gibi, bize karşı tüm etkilerini gösterir, bizi egemenlikleri altına alırlar Ama özlükleri içinde bir kez kavrandıktan sonra, birleşmiş üreticilerin elinde, şeytan ruhlu efendiler durumundan uysal hizmetkarlar durumuna dönüşebilirler. Bu fırtına şimşeğindeki elektriğin yıkıcı gücü ile telgraf ve elektrik arkının evcilleştirilmiş elektriği arasında varolan farklılıktır, yangın ile insan hizmetinde kullanılan ateş arasındaki farklılıktır.
Sayfa 83 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Gerçekten, ilk genel bunalımın patlak verdiği tarih olan 1825 yılından bu yana, sanayi ve ticaret dünyasının tümü, uygar halklar ve onların az ya da çok barbar uyduları topluluğunun üretim ve değişimi, her on yıl dolaylarında bir kez şirazesinden çıkar. Ticaret durur, pazarlar tıkanmıştır ürünler satılmadıkları ölçüde yığılıp kalır, peşin para ödeme görünmez olur, kredi ortadan kaybolur, fabrikalar kapanır, emekçi yığınlar fazla geçim gereci üretmiş olmaktan ötürü geçim gereçlerinden yoksun kalırlar, batıklar batıkları, zoraki satışlar zoraki satışları kovalar.
Sayfa 78 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Toplumsal üretim ile kapitalist sahiplenme arasındaki çelişki, kendini proletarya-burjuvazi karşıtlığı olarak gösterir.
Sayfa 72 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Yeni üretimin güçleri onları kullanan burjuva biçimi daha şimdiden aşarlar; ve üretici güçler ile üretim tarzı arasındaki bu çatışma, örneğin ilk günah ile tanrısal adalet arasındaki çatışma gibi, insanların kafasında doğmuş bir çatışma değildir: Olgular içinde, nesnel olarak bizim dışımızda, hatta kendisine neden olan insanların istenç ve eyleminden bile bağımsız biçimde varolan bir çatışmadır . Modern sosyalizm, bu gerçek çatışmanın düşüncedeki yansımasından, her şeyden önce bu çatışmadan acı çeken sınıfın, işçi sınıfının beyinlerinde, fikirler biçimi altında yansımasından başka bir şey değildir.
Sayfa 68 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Reklam
Materyalist tarih görüşü, üretimin ve üretimden sonra üretilen ürünlerin degişiminin her toplumsal rejimin temelini oluşturduğu; tarihte görülen her toplumda, ürünlerin bölüşümünün ve ürünlerin böluşümü ile birlikte sınıflar ya da zümreler biçimindeki toplumsal eklemlenmenin üretilen şeye, bunun üretiliş biçimine ve üretilen şeylerin değişim tarzına göre düzenlendiği tezinden yola çıkar. Sonuç olarak, bütün toplumsal değişikliklerin ve bütün siyasal altüst oluşların son nedenlerini insanların kafasında, ölümsüz doğruluk ve ölümsüz adalet üzerindeki artan kavrayışlarında değil, üretim ve değişim biçiminin değişikliklerinde aramak gerekir, onları, ilgili dönemin felsefesinde değil, ama iktisadında aramak gerekir.
Sayfa 67 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Hegel idealistti, yani kafasındaki fikirleri, gerçek şey ve süreçlerin azçok soyut yansıları olarak görecek yerde, tersine, nesneler ile nesnelerin gelişmesini, dünya varolmadan önce bilinmeyen bir yerde varolan "idea"nın gerçekleşmiş yalın kopyaları olarak görüyordu. Bundan ötürü her şey baş aşağı konulmuş ve dünyanın gerçek bağlantısı tamamen tersine çevrilmişti.
Sayfa 62 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Doğa diyalektiğin deneme tezgahıdır ve modern doğa bilimi onuruna, onun bu deneme tezgahı için her gün artan zengin bir olgular hasadı sağlayarak, böylece doğada her şeyin, son çözümlemede, metafizik olarak değil diyalektik olarak olup bittiğini, doğanın durmadan yinelenen bu çevrimin sonsuz tek düzeliği içinde hareket etmeyip, gerçek bir tarih geçirdiğini tanıtladığını söylemeliyiz.
Sayfa 60 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
[Metafizikçi] kendi dört duvarının zavallı alanında kapanıp kaldığı sürece, ne denli saygın olursa olsun, geniş araştırma dünyasına atılmayı göze aldığı andan başlayarak sağduyu büsbütün şaşılacak serüvenlerle karşılaşır ve metafizik görüş tarzı, boyutları konunun niteliğine göre değişen geniş alanlarda ne denli doğrulanmış ve ne denli zorunlu olursa olsun, her zaman, er ya da geç, ötesinde dar, sınırlı, soyut bir duruma geldiği ve çözülemez çelişkiler içinde kendini yitirdiği bir engele çarpar; bunun nedeni, tekil nesneler karşısında onların bağlantılarını; varolmaları karşısında, değişmelerini ve yok olmalarını; dinginlikleri karşısında devinimlerini unutmasıdır; ağaçlar, orman görmesini engeller.
Sayfa 59 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
577 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.