Benimki asla "hayır" diyemeyen birinin mutsuzluğuydu. Herhangi bir şeyi reddedersem hem benim hem de karşımdakinin kalbinde asla onarılamayacak derin bir yarık açılacağından korkuyordum.
Yavaş yavaş dünyayı olduğu gibi görmeye başlıyordum ve ömrümü bu varsayımsal olgulara, zorla beynime kazanıp da doğru kabul ettiğim "bilimsel gerçekler"e karşı dehşet duyarak yaşadığım için kendime güldüm.