"Sevdiğimiz birinin yüzünü hayal etmeye çalıştığınmızda,sanki bu yüz gözyaşları arasından görünüyormuş gibi onunla birlikte içimizi dolduran anılar arasında netliğini kaybeder,silik bir hayal olur."
Bir aşağı bir yukarı yürürdü insan,düşünceleri de onunla birlikte bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı yürüyüp dururdu. Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz. İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler ,bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür,düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.
"Seni özledim ,
Bana özlememeyi öğret.
Aşkının köklerini derinden nasıl kesebileceğimi öğret.
Gözyaşının gözbebeklerinde nasıl öldüğünü
Aşkın nasıl öldüğünü ve arzuların nasıl intihar ettiğini öğret..."
"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim gibi hafif değil.
Başım sükûtu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim.
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim."
Bir gün bir münzeviye sorarlar:
-Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?"
Münzevi cevap verir:
"Yapacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor. Ve iki kartal. İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği motive etmek ve aslanı evcilleştirmek."
"Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz. Neredeler?"
"Onlar içimizde yaşayan hayvanlar. "
"İki şahin gördükleri her şeye saldırıyorlar. İyi-kötü faydalı-zararlı. Onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim çünkü onlar benim gözlerim. İki kartal dokundukları her şeyi mahvediyor. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim çünkü onlar benim ellerim. Tavşanlar her zaman korkar kaçar ve saklanır. Onları sakinleştirip zor durumlarla baş etmeyi öğretmeliyim ,beladan kaçmayı değil. Çünkü onlar benim ayaklarım. En zor kısmı yılanı izlemek. Sıkı bir kafeste ,güvenli bir şekilde kilitli olsa, her zaman saldırmaya sokmaya ve yakın olan herkesi zehirlemeye hazır . Bu yüzden onu takip edip disiplinli olmalıyım . Çünkü o benim dilim. Eşek herkesin bildiği gibi çok inatçı sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor. Bu yüzden ona şükretmeyi ve işini yapmayı öğretmeliyim . Çünkü o benim vücudum. Ve son olarak kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir aslanı eğitmeliyim. Gururlu ,kibirli, dünyanın kendi çevresinde dönmesini isteyen. O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü o benim kalbim. Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var."
[Münzevi:Arapça kökenli,insanlardan kaçan yalnız yaşamayı tercih eden]
"Sana geldim, kuşatmış br yangının kızıllığında doğan her sabahın sıcağından seni alıp bir serinlik iliştirmeye.
saçlarına,
sana geldim
bir sürü hasretim sana"