12 Ağustos 1986 Merhaba John: Güzel mektubun için teşekkür ediyorum. Nereden geldiğini bilmek can yakmaz, bazen. Sen benim nerelerden geldiğimi iyi biliyorsun. Hangi yerlerden geldiğimi çok iyi biliyorsun. Bu konuda kitap yazmaya kalkanlar ya da filmini çekmeye çalışanlar bile tam anlamıyla bilmiyorlar. Buna “Sabah 9- akşam 5” diyorlar. O
Bir hastane odasında, iki yaşlı kadın karşılıklı yataklarda yatıyorlardı. Duvar kenarındaki kadın sordu: -Hava nasıl bugün? Diğeri cevap verdi: -Çok güzel. Bahar çiçekleri açmış, her yer pembe ve beyaz, insanlar mutlu yürüyorlar. O yaşlı çift yine gelmiş, el ele geziyorlar. Genç bir çocuk, sevgilisine yerden papatya koparıp verdi. Genç kız
Reklam
Şuan arkadaş olmasak da sana bunları yazmak istedim hiç okuyamayacağını bilerek. Ama içimden gelenleri yazmam gerekiyor. Öncelikle iyi ki doğdun. Bir zaman beni mutlu ettiğin için ve dostum olduğun için. Şuan dost olduğun birisi varsa umarım seni üzmezler. Benim için değerlisin bu yazıyı yazdığım zaman ama değer verdiğin insanla konuşmayınca bu değerin hiçbir manası kalmıyor. O yüzden artık sana değer vermek istemiyorum. Benim de yeni dostlarım oldu ama seni unutmamıştım belki sen öyle sandın veya öyle istedin bilmiyorum. Bildiğim tek şey bizim artık eskisi gibi dost olmadığımız bunu ben istemedim. Bana benziyordun çok çok sevdiğimiz şeyler hatta birkaç gün önce aynı anda aynı şeyi düşündüğümüzü de fark ettim birkaç defa. O yüzden çok iyi bir arkadaştın benim için. O zamanlar bana ilk dostun olduğumu söylemiştin. Güvendiğini söylemiştin. Ne oldu bilmiyorum senin de bana söyleyeceğini düşünmüyorum. Doğum gününde sana mesaj yazacak olsaydım bunları sana yazmazdım. Çünkü sen çok kalbimi kırdın bütün suçu başkasında aradın. Seninle konuşulmasını bekleyip hiç sen konuşmadın. O yüzden artık sana inanmıyorum. Gene de iyi ki doğdun umarım yeni arkadaşların hep yanında olur benim gibi aranız durup dururken bozulmaz. Çünkü bana sadece sizle arkadaşım diyip o kişiler hariç herkesle arkadaşlık kurdun. Görüşürüz. Artık senin için böyle uzun yazılar yazmayacağım.
"Çalış, genç arkadaşım çalış! Namerde muhtaç olmak ölmekten beterdir. Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir. -Ali Fuat Başgil
Masalın sonu sizce nasıl biter?
Sanat: Sude abla bize masal anlatırmısın? Dedi ve Mercanda kafa sallayarak onu onayladı. Sude : Peki... Bir zamanlar hiiç var olmayan bir ülkenin hiiiç var olmayan bir prensesi varmış.Bu güzel prensesimiz 15 yaşındaymış. Bu prenses dinine önem verip kafasını kapatmış birgün. Mercan: Tıpkı senin gibi mi? Sude: Evet aynen benim gibi Diyip
Kant, 1791 yılında Avusturyalı Maria von Herbert’ten bir mektup alır. Maria mektubunda, yakın zamanda yaşadığı, onu intihara sürükleyecek bir kalp kırıklığıyla baş edebilmek için Kant’tan tavsiye ister. Ulu Kant, İnançlı bir insanın Tanrıya yakarması gibi sizden yardım, teselli ya da beni ölüme hazırlayacak bir tavsiye istiyorum.Yazdıklarınız
Reklam
508 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.