Yükseliş Önderi Bir Aydın: Snelman
Daha Çar I. Alexandr’in sağlığında Fin kültürünü yükseltmek isteyenlerin
başına Snelman adında biri geçmişti. Bu nedenle bu kişinin hayatı ve
çalışmaları hakkında biraz bilgi vermekte yarar var:
Johan Wilhelm Snelman, 12 Mayıs 1806’da, Stockholm’da dünyaya gelmiş
ve 4 Temmuz 1881’de Danskarby’de vefat
Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye…
Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere
"... Papazlar kiliseye bağlı memurlar değillerdir. Sizin göreviniz dini törenler yapmak, kilise kurallarının doğru uygulanıp uygulanmadığını takip etmek ve dua etmekle sınırlı olmamalıdır. Peygamberler halka öncelikle temiz, dürüst ve hayırsever bir yaşam sürmelerini öğütleyerek, insanları vicdanlı ve sevgi dolu olmaya teşvik etmiştir. Onlara nasıl iyilik yapılacağını, hayvani ve vahşi ihtiraslarından arınarak, nasıl Tanrı'nın evladı olunacağını öğretmiştir.
Halka canlı, gerçek vaazlar verin. Halkla, asırlardır olduğu gibi, ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın."
Din adamları, halka canlı gerçek vaazlar verin. Halkla, asırlardır olduğu gibi, ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın.
“Din adamı olabilmek için önce bilim adamı olmak şartı konduğunda bu gezegen gerçek dini yaşamaya başlayacak.”
Azra Kohen/İnsan Projesi
pozitifdergisi.com/konuk-yazar/ins...
( Linki koydum, en azından doğru insan olabilmeye -çalışmak- için en azından kesinlikle okunması gereken bir yazı.)
Avrupa'da 14 ve 15.ci yüzyılda: "Alim geldi" dedikleri zaman, din adamının geldiği kastedilmekteydi. Şimdi bizde söz konusu olduğu gibi. Alim dediğimiz zaman akla din adamı gelmektedir. Çünkü, din alimleri havzasından başka bir kuruluş ilimle ilgilenmemektedir. Bundan dolayı ilim, din ilimleriydi... Bütün ilim, din alimleri ve ulema tarafından yönlendirilmekteydi. Ancak, 17.ci asırda durum değiştİ ve "ulema veya alim geldi" dendiği zaman, akla "hangi alim?" gibi bir soru geliyordu. Din alimi veya diğer alim gerçek hadiseydi. Daha önceleri sayıları çok az olan din alimlerinin dışında kalan alim veya bilginler, (Galile ve Kopernik) daha sonraları tedrici olarak çoğaldılar ve hayatın bütün sahalarında gelişme sağlandı; hayatın bütün kesimlerini kaplayam bu hareketin ardından yeni bir sınıf oluştu. Bu yeni ilim sınıfı olan entellektüeller, intelijansiyeler, yani toplumda fikir işleriyle uğraşanlar, veya başka bir tabirle: dini okulların dışında din alimi olmayan öğretim üyelerinin yanında ders okumuş, olanlar yeni bir sınıf teşkil ettiler.
Muhterem din adamları!
Halka canlı, gerçek vaazlar verin. Halkla asırlardır olduğu gibi ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın.
Halka canlı, gerçek vaazlar verin. Halkla, asırlardır olduğu gibi, ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın.
Halka canlı, gerçek vaazlar verin. Halka, asırlardır olduğu gibi, ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın.
Türk ve Kürt İslamcıların, din adamlarının ve tarikat örgütlenmelerinin her zaman Türk devletinin ve devlet dininin yanında yer aldığını söyleyen din adamı (''Müslümanım diyen herkes Kürt meselesinden sorumludur ve devletin suç ortağıdır. Kürt meselesinde bu kadar inkârcı, bu kadar ketum olan Müslümanlar...''), bu anlamda ''vicdan sahibi'' Türk sosyalistlerinin hakkını yememek gerektiğini, Kürtlere çok yardım ettiklerini söyledi, bu gerçeğin kendisine yüklediği borcu, ''Hakikati inkâr eden dilsiz şeytandır.'' diye ifade etti. Fakat bazı sosyalist tanıdıklarından zaman zaman ''ne istiyorsunuz, neyiniz eksiktir'' diye itirazlar duymuş olduğunu da ekledi ve onları ''gerçek sosyalizmi bilmeyen sosyalistler'' olarak niteledi.
- Halka canlı, gerçek vaazlar verin. Halkla, asırlardır olduğu gibi, ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın.