Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Birgül

Birgül
@gercekperest
Sadece geleceğe bakarak yaşayabilmesi insana özgü garipliklerden biridir.Bu da bazen zihnini bu görev için zorlaması gerekse de varoluşunun en zorlu anlarındaki kurtuluşudur.
Reklam
Anahtar
Bu insanlar ,insana kendisinin ötesinde bir manevi büyüme olanağını sağlayanın, çoğunlukla istisnai zorlukta bir dışsal durum olduğunu unutmuşlardı. Kampın zorluklarını içsel güçlerine yönelik bir sınama olarak görmek yerine hayatı ciddiye almamaya ve onu hiçbir anlamı olmayan bir şey gibi görmeye başlıyorlardı. Gözlerini kapatarak geçmişte yaşamayı tercih ediyorlardı.Bu insanlar için hayat anlamsız hale gelmişti.
Gelecekte bir hedef göremediği için kendini çöküşe teslim eden bir insan , geçmişe dönük düşüncelerle meşgul olmaya başlar. Başka bir bağlamda ,şimdiki zamanı tüm dehşetiyle daha az gerçek kılmak için geçmişe bakma eğiliminden bahsetmiştik ancak bugünü gerçekliğinden soyutlamak belli bir tehlike içeriyordu. ..."Geçici varoluşumuzu " gerçek dışı kabul etmenin kendisi, tutsakların hayatla bağını yitirmesine sebeb olan en önemli faktörlerden biri haline geliyordu;her şey bir şekilde anlamsızlaşıyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Thomas Mann'ın Büyülü Dağ kitabında geçen psikolojik tespit
...hastaneden ne zaman taburcu olacağını bilmeyen veremlilerin manevi gelişimlerini inceler. Onlar da benzer bir varoluş durumundadır: Geleceksiz ve hedefsiz .
İşsiz kalmış madenciler üzerinde yapılmış bir çalışma, onların işsizlikten kaynaklanan bir tür zaman (içsel zaman )algısı sorunu yaşadığını ortaya koymuştur. ...Kampta küçük bir zaman dilimi,örneğin bir gün, işkence ve eziyetlerle dolu olduğu için sonsuz görünür.
Reklam
Tutunmak
Tutsaklara yönelik psikolojik gözlemler, sadece ahlaki ve manevi benliklerine sıkıca tutunmayanların eninde sonunda kampın aşağılayıcı etkilerine kurban olduklarını göstermiştir. Burada sorulacak soru , bu "sıkıca tutunmayı" neyin sağlayabileceği ya da sağlaması gerektiğidir...
İnsan her yerde kaderle yüzleşir ve kendi ıstırabından bir şeyler kazanma şansını elde eder .
Onların çektiklerine değdikleri açıktı ; ıstıraplarına katlanma biçimleri gerçek bir içsel kazanımdı.
Her zaman bir seçim yaparız.Her gün, her saat bizi öz varlığımızdan ,içsel özgürlüğümüzden soyutlamakla tehdit eden güçlere boyun eğmeye ya da eğmemeye yönelik bir tercih sunulur bize ve bu da özgürlük ve onurumuzdan vazgeçerek, tipik bir kamp sakinine dönüşüp koşulların oyuncağı olup olmayacağımızı belirler.
Ben de hem aç hem yorgunken öfkeye kapıldığımda yumruklarımı sıktığımı fark ediyordum.
Reklam
Auschwitz 'te kendime çok işime yarayacak bir kural koymuştum ve sonradan yoldaşlarımdan birçoğu da bu kuralı uyguladı.Genel olarak tüm soruları dürüstçe cevaplıyordum fakat sorulmayan hiçbir şey hakkında konuşmuyordum.
Bir benzerlik kurmak gerekirse ,insanın acısı gazın hareketine benziyordu.Belli miktarlarda gaz ,boş bir kutuya pompalandığında kutu ne kadar büyük olursa olsun onu tamamen ve eşit dağılım göstererek doldurur.Aynı şekilde ıstırap da ister küçük ister büyük olsun insan ruhunu ve bilincini tamamen doldurur.Bu yüzden de insan ıstırabının "boyutu" tamamen görelidir.
Mizah, ruhun kendini koruma savaşında bir baska silahıydı.
O sıralarda, karımın öldüğünü bilseydim sanırım bu bilgiden etkilenmeden kendimi yine onun imgesine verirdim ve onunla zihinsel olarak konuşmam da yine o kadar tatmin edici olurdu. "Beni kalbinde bir mühür gibi taşı, sevgi ölüm kadar güçlüdür."
Aklım bir düşünceye takıldı: Hayatımda ilk defa ,birçok ozanın söylediği, onca düşünürün nihai bilgelik olarak ileri sürdüğü hakikati gördüm. Hakikat şuydu; sevgi ,insanın ulaşabileceği en yüksek ve en büyük hedeftir.O anda insan şiirinin, insan düşünce ve inancının ayırt ettiği en büyük sırra haiz oldum: İnsanın kurtuluşu sevgiyle ve sevgidedir.
2.026 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.