Ali Gezginci

Planda şehre bazı yeni yerleşme alanları ilave etmek düşünülmüş. Dedim ki "Once şehrin ihtiyarlamış yapısı ve yapı stoku incelensin de, neye ne ilave ediyoruz onu bilelim!" "Aa, çok doğru!" dediler. O anda aklıma geldi, dedim ki: "Bir de deprem akla geliyor: yapı stokunun ne kadarı depreme ne kadar dayanır?" Sekiz dokuz ay sonra bizi yine bir danışma toplantısına davet ettiler. İstanbul'da yapı stokunun durumuyla ilgili iki çalışma yap- mışlar. Buna göre İstanbul nüfusunun %1.1'i tarihi yapılarda. % 11,6'sı düzenli denen yapılarda, % 21-28'i de düzensiz, yani kaçak yapılarda oturuyor. Kaçak yapı dediğimiz: Once iki kat yapılmış, ardından üstüne iki kat daha çıkılmış, sonra iki kat daha. %14-16'sı kooperatif yapılarında oturuyor: ama bu yapılar üzerinde yapılan inceleme gösteriyor ki en az yarısı düzensiz yapılaşma niteliği taşımakta. % 56'sı da gecekondularda. Yani şöyle bir toplarsanız, İstanbul nüfusunun %85'inin mimar ve mühendis katkısı olmadan inşa edilmiş yapılarda oturduğu ortaya çıkıyor.
Reklam
Peki bu durumda ne yapmalı? Bu çalışmanın verdiği sonuç şu: Bu felâket ancak her ülke kendi şehirleşmesini kendi tecrübe temelleri üzerinde gerçekleştirebilirse aşılabilecektir. İnsanlığın şahsiyetsiz ve ticari amaçlarla biçimlendirilmiş bir çirkinlikler ortamından kurtulması ancak böyle olacaktır. Bu yapılmadığı takdirde insanoğlu var olduğu günden itibaren yaşadığı en büyük felâketi yaşayacaktır. Bizde yöneticilerin cehaleti yüzünden sadece bu felakete karşı değil, deprem gibi tabiî âfetlerle ekolojik felâketlere karşı da hiçbir tedbir alınmamıştır
Birleşmiş Milletler Berkeley Üniversitesi'nden bir profesör dünyada depreme dayanıklı yapı sistemlerini incelemekle görevlendirilmişti. Bu zat Türkiye'ye de geldi ve Mimar Sinan Üniversitesi'nden bir genç hoca tarafından bana getirildi. Kendisine bir Osmanlı evinin inşa sisteminin resimlerini gösterdim. "Aman Yarabbi, bu ne müthiş şey, bütün dünyada bunun kadar akıllıca bir çözüm görmedim" dedi. Bugün biz bütün Anadolu'da restorasyon diye bütün bu binaları mahvediyoruz

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Andre Jutton, Kemal Aygün Bey'e hitaben bir konuşma yaptı; ilk cümlesi, doğrusu hepimizin tüylerini ürpertmesi gereken bir cümledir. "İnsanlık tarihinin en büyük, en önemli kültürlerinin üst üste yer aldığı, bu açıdan bütün dünyanın en önemli ve en müstesna bölgesi olan toprak parçasının üzerindeki eserlerin muvakkat hüsn-i muhafaza imtiyazına sahipsiniz. Eğer onları doğru düzgün korumazsanız o zaman imtiyazınız sona erer.
1946'da savaş biter bitmez birbiriyle savaşmış Batı Avrupa ülkeleri, Almanyası, Fransası, Belçikasi, Hollandası bir araya gelip, yıkılmış bütün tarihi şehirleri eskisi gibi yeni den inşa ettiler. İki büyük tehlikeyle karşı karşıya olduklarını biliyorlardı: Biri Sovyetler'in askeri ve kültürel baskısı, öbürü Amerika'nın ekonomik ve
Reklam
Reklam
151 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.