Ölenlerin ruhları yaşamaya devam ediyor mu ? Onlarla temasa geçebilmek için emin bir usül var mı ? Bütün bunlar beni ilgilendirnez .
Fakat diriler Mösyö Gog , yaşıyorlar . Varlıklarından şüphe edilemez . Burada , dünyanın üstünde yaşıyorlar ve onlarla çok uzaklarda olsalar bile temasa geçebiliriz ..
Bir vakitler doğru, iyi ve güzel görünen şey, zamanla yanlış, fena ve çirkin olabilir. Bugünün yanlışları yarının gerçekleridir, bugünün iyilikleri de yarının fenalıkları olacaktır. Eğer zaman kalburundan geçince her şey fena, yanlış, çirkin oluyorsa bu demektir ki, hiçbir vakit, gerçekten iyi, gerçekten doğru, gerçekten güzel bir şey yoktur. O halde güzellik hükümlerinin bir anlamı yoktur. O zaman, Dağdaki İhtiyarın derin vecizesine döneceğiz: "hiçbir şey gerçek değildir, her şey olasıdır".
Nerede kaldı ki, gerçekten: kendi kendimizi kavrıyor muyuz? Asla ve hiçbir şekilde. Bilincimin şu andaki durumunu gözden geçirmek istediğim zaman, ona, dikkatimi üzerine çekmiş olmaktan gelen bir şeye, evvelce anda bulunmayan bir şey ilave ediyorum, yani şeklini değiştiriyoruz, büsbütün başka bir hale sokuyorum ve "hal" dediğiniz şey derhal "geçmiş", yani ölü, tutulmaz ve tanınmaz oluyor. "Gelecek" ise henüz ortada yoktur, var değildir ve hesaba katamayız. "Gelecek" daha gelmemiştir ve bu sebepten meçhul kalıyor. Sonuç şu oluyor ki hiçbir vakit, bir dakika dahi olsun, bilinen ve varsayılan düşüncemizin içinde ne olduğunu gerçekten kavrıyor değiliz. Ve çaresiz olarak bilinmeyen, bilinemeyecek olaylardan varlığımız fikrini çıkartmaya hiçbir hakkımız olamayacağı açıkça meydandadır.
Durmadan ve yıldırım hızıyla değişen şeyde ne karar vardır, ne gerçek; bu daimi bir geçiştir ve bir madde değildir. "Düşünmüyorum, öyleyse var değilim".
Olaylar tekrarlanmıyor, ama birbirlerine benziyor; öyle ki, bilinebilecek ne varsa, kısa bir zamanda öğreniliyor. Artık yeni, beklenilmedik bir şey, bir ifşaat yok.
Bir böcek vardır ki, insanlar onu, masrafını kendileri ödeyerek beslerler: Ona hiçbir şey borçlu değillerdir. Fakat ondan korkarlar... Bu sebepten ona nasıl saygı gösterdiklerini, onu nasıl yaratıkların en üstünü tuttuklarını bilmek lazımdır. Baş, kendisine taht olarak verilir ve o, saçların köküne, pençelerini gururla geçirir. Sonra, yağlanıp semizlendiği, yaşı ilerlediği vakit, eski bir milletin adetine uyularak, ihtiyarlığın sıkıntılarını duymasın diye öldürülür.