Öyle çağlar vardır ki, bütün bir kuşağın insanları iki çağ, iki ayrı yaşam üslubu arasında sıkışıp kalır, her türlü doğallık, her türlü gelenek ve görenek, her türlü korunmuşluk ve suçsuzluk duygusu çıkıp gider elden. Kuşkusuz herkes bunun aynı ölçüde ayrımına varamaz. Nietzsche gibi biri bugünkü sefaleti bir kuşaktan çok daha fazla süre önce yaşamak zorunda kaldı; onun tek başına, hiç anlaşılmadan yaşadığını bugün binlerce insan yaşamakta.
Yaşamın bir amacı, bir yönü ve anlamı vardır. Amaçsız yaşam kişide yönsüzlük yaratır, yönsüzlük boşluk yaratır ve boşlukta çöküntü (depresyon)...
Kişinin kendi içine batmasına sebep olan ve girdap oluşturan bu amaçsızlıktır.
İnsan hayatı yalnızca bir an kadar, varlığı kesintisiz bir değişim, duyuları soluk bir mum ışığı, bedeni kurtçukların avı, ruhu huzursuz bir girdap, geleceği karanlık ve ünü şüpheli. Kısacası bedene ait her şey hızla akan bir su gibi, ruha ait her şey rüyalar ve su buharı gibi; hayat bir savaş alanı, yabancı bir toprakta geçici bir ikamet ve sonrasında saygınlık, arkasından gelen de unutuluş. O zaman insan, adımlarına rehberlik edip onu koruyacak gücü nerede bulmalıdır? Yalnızca ve yalnızca tek bir şeyde: Bilgiye olan aşkında.
saçlarımı rüzgara tutup döndüm nesebime
duyulmaz oluncaya kadar bağırdım kül ovalarda
unutmadım: dağlar uzak, girdap ve ahd
herkesin kollarında birinin sarılması noksan
ağabeyini soran bir çocuğun gözleriyle kaldım
doğu'da her dağa bir fâtiha'yla
Üzerinde, hüzün saçan ayın donuk ışığından başka bir renk olmayan o çehrede, bütün elem ve ıstırapların sükunet bulduğu, bütün sevda ve elemlerin söndüğü görünüyordu.
Acaba Nil'in bu müthiş, bu öldürücü girdap ve selleri bu zavallı Dilber'i, bu talihsiz esiri nereye götürüyordu?
"Tsuneko, " yalnızlık" kelimesini asla yüksek sesle söylemese de, yalnızlık onun etrafında 3 santim kalınlığında bir hava akımı gibi girdap gibi görünüyordu ve ben yakınındayken, beni de sardı, kendi acı veren Melankolik girdabımla mükemmel bir şekilde karışık birleşti."
İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkan dır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir:
Sayfa 19 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
kendimi bir nokta kadar hiç olarak gördüm.
bu durmadan akan yürüyüp kaybolan girdap içinde bu korkunç çağıltıda bir damla su gibi.
yalnız kendimi değil yaptıklarımı da,yapmayı tasarladıklarımı da.
Denir ki, Norveç'te eğer bir balıkçı avlanmaktayken teknesinin bir girdaba doğru sürüklendiğini fark ederse, teknenin burun kısmından girdabın ortasına bir kürek atmaya çalışırmış. Şayet küreği doğru bir biçimde atmayı başarırsa girdap durulurmuş ve balıkçı böylece o bölgeden rahatça geçebilirmiş.
Aynı şekilde, toplumda kendini güçlendirebilmiş bir birey bile etrafındakilerin paniği üzerinde sakinleştirici etki yaratabilir. Toplumumuzun ihtiyacı olan da budur; süpermenler veya yeni icatlar değil, ayakları üzerinde durabilen, güçlü insanlar.
Sayfa 78 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okudu