Nasıl mıyım? Sağ yanım, sol yanımı idare edip gidiyor işte.. Sadece kalbim fazlaca serzenişte. 'Bittiler" diyorum Anlamıyor, "Gittiler" diyorum inanmıyor!. Bu çetrefilli bitişte, akılla yürek bir olmuyor. Gündüzün telaşına satıyorum da hasreti;. Şu geceler yok mu.. Ve şu kalem. Uykuya takatim kalmıyor!.. Ama iyi bakıyorum kendime!. Kendime söz verdiğim gibi dert eklemiyorum derdime.. Üç geri, birileri adımlarım. Merak etme sakın. Elimi hiç brakmıyor anılarım. Nasıl mıyım?!. Öyle işte....
Okumayan kaybeder, okuyan zaten kaybetmiştir.
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine üç kere söyledi Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım Ben, yani Yakup, her türlü çagrılmanın olağan şekli Daha hiç çağrılmadım Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım Ve içimden durgun ve çürük
Reklam
SAADETİN TEK YOLU Kalbinde yalnızca Rabb’i olmayan, O’nunla buluştuğu mihrâblarda, tâatin lezzetini nasıl bulur? Kalbinde yalnızca Rabb’i olmayan, ubûdiyyetin(kulluğun) lezzetine ve huşûsuna nasıl erişir? Ubûdiyyetin kemâli, kalbi yalnızca O’nun sevgisinin kaplaması iken, başka vâdîlerde gezinip duran kalp nasıl O’na kul olmanın kemâline
SAADETİN TEK YOLU Kalbinde yalnızca Rabb’i olmayan, O’nunla buluştuğu mihrâblarda, tâatin lezzetini nasıl bulur? Kalbinde yalnızca Rabb’i olmayan, ubûdiyyetin(kulluğun) lezzetine ve huşûsuna nasıl erişir? Ubûdiyyetin kemâli, kalbi yalnızca O’nun sevgisinin kaplaması iken, başka vâdîlerde gezinip duran kalp nasıl O’na kul olmanın kemâline
İyi bilin ki, iman ve onun gereği olan salih amelden soyutlanmış bir dünya hayatı, ancak gelip geçici bir oyun, gaflete düşüren bir eğlence, aldatıcı bir süs, birbirinize karşı övünme sebebi ve daha çok servet ve övünülecek nesiller çoğaltma yarışından ibarettir. Onun vaadettiği zevkler, tıpkı yağmurun yeşerttiği bitkilerin hâline benzer ki, onun sulayıp yetiştirdiği bitkiler çiftçilerin pek hoşuna gider fakat bu göz alıcı bitkiler ve rengârenk çiçekler zamanla kurumaya yüz tutar ve bir de bakarsın ki tamamen sararıp solmuş ve sonunda çerçöp hâline gelmişler. İşte dünyanın lüks ve ihtişâmı da böyle yok olup gidecektir. Âhirette ise, ya zâlimleri bekleyen çetin bir azap vardır, ya da müminler için Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu. Demek ki, âhireti kazanmak için yaşanmayan bir dünya hayatı, sonu felâketle biten aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. /Hadid 20/
Dünya hayatı, ebedî olan âhiret hayatıyla kıyas edilince, bir süre akıp sonra kesilen, tehlikesi az, toza toprağa karışıp giden yağmur suyu gibidir. Fakat bu su sayesinde bir takım bitkiler yetişir; insanlar ve hayvanlar onlardan yararlanır ve hayatlarını devam ettirirler. İnsanoğlu da dünyada yaptığı iyi ve kötü işler sayesinde cenneti veya cehennemi kazanır. Dünyada ebedî kalınması söz konusu değildir. O halde dünya hayatı bir imtihandan ibarettir, çünkü her imtihan geçicidir. İmtihan sonunda elde edilecek başarı, ona tam hazırlıklı olmakla sağlanır. Dünya hayatını Allah ve Resulünün gösterdiği doğrultuda geçirenler bu imtihanı başarırlar. Dünya hayatının durumu, ancak gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki insan ve hayvanların yediği bitkiler o su sayesinde gürleşip birbirine girmiştir. Yeryüzü zinetini takınıp süslendiği ve halkının da onun üzerinde kendilerini güçlü sandığı bir sırada, geceleyin veya gündüzün emrimiz o yere gelir de bir gün önce hiçbir güzellik ve süsü yokmuş gibi, onu kökünden biçilmiş duruma getiririz; işte böylece iyi düşünen bir topluluğa âyetleri bir bir açıklıyoruz." (Yûnus- 24)
Reklam
693 öğeden 681 ile 690 arasındakiler gösteriliyor.