Bilinç Dışı Öyküler: Sulu Boya kitabımızın kapak tasarımını ilk gördüğüm zaman aklıma "Topografik Kuram" geldi. Bilmeyenler için kısaca bahsetmem gerekirse, Sigmund Freud "Topografik Model" adını verdiği kuramıyla insan zihnini buzdağına benzeterek bizlere anlatmaya çalışmıştı. Bu nedenle kapak tasarımının konuyu zekice yansıttığını düşünüyorum.
Bahsettiğim kuram üç temel parçadan oluşmaktadır. Bunlar; bilinç, bilinç öncesi ve bilinç dışıdır. Bilinç, buzdağının görünen kısmıdır. Yani yaşadıklarımızdır. Bilinç öncesi, şu anda farkında olmadığımız ama düşünerek hatırladığımız kısımdır. Somutlaştırmak gerekirse bir nevi hatıra defteri görevini üstlenir. Bilinç dışı ise buzdağının görünmeyen yani karanlıkta kalan kısmıdır. Çoğumuz tarafından bilinçaltı olarak bilinir. Korkular, acılar ve travmalardan oluşur. Bu bağlamda kaleme alınan öyküleri etkileyici buldum. Kimisi için rahatsız edici gibi görülebilecek duygu ve düşünceler okuyucuya aktarılmıştı.
Sulu boya misaliydi duygular...
Gerçek ya da hayal olabilecek kadar dağınıktı.
Bir sulu boyada yer alabilecek tüm renkler öykülere eşlik ediyordu. Aslında her renk bir duyguyu, renklerin bütünü ise yaşamımızı ifadeliyordu. Anlattıklarımdan anlayacağınız üzere her okuyucunun öykülerde kendinden izler bulması mümkündü. En çok etkilendiğim öykü "Mor/Ötesi" oldu. Bana zamanda demlenen benliğimizin seçimlerimizle birlikte yeniden şekillendiğini hatırlattı. Yaşam sanki seçimler üzerine kuruluydu.