Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem Kısacıklar

Gizem Kısacıklar
@gizemlisayfalar
Kitap Tanıtımı | Yorum | Seslendirme Instagram: gizemli_sayfalar
66 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Jouska'yı tanımak ve Mustafa Yalınayak'ın zihninin odalarında gezmek, düşüncelerin ve duyguların karmaşık bir labirentte dolaşması gibiydi. Zaten mevcut koşullar mevzubahisken yaşamak kolay değildi. Bir de zihnin derinliklerine dalınca çıkmaz sokağa toslamak kaçınılmazdı. Ne demişti sevgili yazarımız Muhsin Demir; " Kafamın içi
Bir Delinin Akıl Defteri
Bir Delinin Akıl DefteriMuhsin Demir · Od Kitap · 20244 okunma
Reklam
392 syf.
9/10 puan verdi
·
30 saatte okudu
YARGI ZİNCİRLERİNDEN KURTULUP OKUMA KEYFİNİ KUCAKLAMANIN ZAMANI GELDİ! Ne yazık ki okuma tutkumu yaşadığım için eleştirilere maruz kaldığım, hatta "linç" edildiğim zamanlar oluyor. Tıpkı bu kitabı okurken birçok kişi tarafından eleştirildiğim gibi... Kitabın içeriğini bilmeden sadece ismini değerlendirip, yargılamak ne kadar kolay öyle değil mi? Yaşadığım bu durum hem düşündürücü hem de üzücü... Yine de tüm eleştirilere rağmen cehaletini ve nefretini bu şekilde yansıtan insanları anlamaya çalışıyorum. Hoşgörü, saygı ve empati temelinde bir toplum inşa edeceğimiz daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemeyi diliyorum. Gelelim kitabımıza... Açıkçası karakterimiz Grace Bernard ile tanışmak ürpertici olduğu kadar etkileyiciydi. Yazarımızın karakteri derin bir şekilde işlemesine ve mizahına hayran kaldım. Genelde bu tür kitapları okurken gerilmeye alışığız. O nedenle cinayetlerle dolu bu hikâyeyi okurken gülmek benim için farklı bir deneyim oldu. Neşeli ve karanlık olan anlatımı kesinlikle sevdim. İki farklı jenerasyonun yüksek dozlu bir intikam hikâyesine konu olması bir nevi hayatın gerçeklerini yüzümüze çarpıyordu. Cinayet hakkında yazılmış bir roman olmasına rağmen yazarın hayatı ve aşkı yaşama biçimlerini irdelemesi, sınıf çatışmasına değinmesi iyi bir gözlemci olduğunun göstergesiydi. O nedenle anlatımın sosyolojik bir yanı da olduğunu söyleyebilirim. Yani Aileni Nasıl Öldürürsün'ü okurken sadece seri katili suçlu bulmayacaksınız. Bu romanı okurken ailenin çocuk gelişimi üzerinde ne kadar kritik bir rol oynadığını ve büyük bir öneme sahip olduğunu bir kez daha anlayacaksınız.
Aileni Nasıl Öldürürsün
Aileni Nasıl ÖldürürsünBella Mackie · Athica Yayınları · 202358 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Kazumu ve Mazame Kökler Diyarı'na geldiklerinde henüz bebektiler. Büyüdükçe yetenekleri gelişti ve asırlar önce biri hayallerinin peşinden gitmeyi tercih etti. Kadim ruhların en korkulanı olan Karanlığın Ruhu'na hizmet ettiği dilden dile yayıldı. Bazıları ona bu nedenle Karanlığın Uşağı diyordu. Anlayacağınız üzere iki kardeş birbirlerine tamamen zıt iki ayrı yol seçtiler. Belki bu yol tamamlayıcıydı. Belki de lanetin ta kendisiydi... Karanlık çoğalıyordu. Artık her canlı tehlike altındaydı. Kökler Diyarı'na çağırılan Ayda karanlıkla yüzleşerek büyümeye, dönüşmeye başladı. Peki on altı yaşındaki bir kızı bu denli özel yapan neydi? Ağaç Ruhu neden onu çağırmıştı? Serinin ikinci kitabını da keyifle okudum. Ayda'nın gelişimi etkileyiciydi. Yaratılan gizemli dünya bence hayatın gerçekleriyle de yüzleşmemizi sağlıyordu. İnsan doğası malesef ki fazlasıyla karmaşık... İyilik ve kötülük, içimizde birbirine karışmış iki zıt kutup gibi... Bazıları bunu dengelemekte zorlanıyor ve işte o zaman mücadele başlıyor. Çevresel ve bilişsel faktörlerin bir kombinasyonu olarak bu karmaşıklık meydana gelse de önemli olan hangi yönümüzü beslediğimiz... Bunu unutmamamız gerekiyor. Kökler Diyarı'nda özüme katacağım daha nice öğreti olduğuna inanıyorum. Özgür irademizin aslında bizim zenginliğimiz olduğunun farkına varıp yolculuğumuza devam etmeliyiz.
Kökler Diyarı 2: Karanlığın Uşağı
Kökler Diyarı 2: Karanlığın UşağıEzo Evrim Harsa · Bu Kitap · 06 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
62 syf.
8/10 puan verdi
Sizce düşüncenin şiiri olur mu? Bence olur. Çünkü şiir düşünmekle başlar. Bir düşüncede, bir bakışta kaybolur insan... Bir yaprak misali dökülen kelimeler sessiz çığlık gibi yüreğinde yankılanır. Evet, düşüncenin şiiri olur. Her düşünce içinde bir duyguyu da saklar. Belki hüznü kucaklar... Belki de bir mısra olup dağları aşar... Bir dizesiyle gelir de yüreğinize dokunur. Anlayacağınız üzere yine başarılı bir şiir kitabı okudum. "Şiirin içinde fikir, elmanın içindeki gıda kadar saklı olmalıdır." Okurken aklıma gelen bu sözü de sizinle paylaşmasam olmazdı. Düşüncelerin gücünü yansıtmasını sevdim. Onları özümsemek mümkündü.
Hiç ve Her Şey
Hiç ve Her ŞeyBülent Özdemir · Şule Yayınları · 2018302 okunma
325 syf.
8/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Sanırım dünyanın en zor iki şeyiydi. Fark etmek ve fark edilmek. Biri gözünün önündekini görmez diğeri de karşısındaki onu görsün diye çırpınır durur. Kimi zaman sonuca bağlanmaz. Birinden bir muhakkak içinde büyüyen 'başaramadım' kelimesiyle ölür gider. Kerem ve Farah... Hayat ikisine de adil davranmamıştı. Mazilerinin ruhlarında
Taş Ev
Taş EvMahi Nur Başol · Ss Yayıncılık · 202310 okunma
Reklam
327 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hasip Sarıgöz anlatımında Türk milletinin bekasına yönelik düşüncelerine, Türk tarihine ve devlet töresine detaylı bir şekilde yer vermiştir. Köklerini ararken Ötüken'e doğru çıktığı bu yolculuk sayesinde geleceğin mazinin üzerine inşa edildiğini bir kez daha hatırlamış olduk. Belgelerle desteklenen anlatım oldukça akıcıydı. Kare kod haline getirilen bağlantılar ile yazarımızın Ötüken'de çekmiş olduğu videoları izleyebilmemiz çok hoşuma gitti. Çünkü bağlantılar ve fotoğraflar ilgili olduğu bölümlerde yer alıyordu. Belgesel tadındaydı... Sizler de köklerinize inerek göklere çıkmak isterseniz mutlaka Ötüken'e gitmeli ya da yazarımızın kalemiyle tanışmalısınız.
Köklerden Göklere Ötüken’e Yolculuk
Köklerden Göklere Ötüken’e YolculukHasip Sarıgöz · S.S International Publishing · 202312 okunma
328 syf.
10/10 puan verdi
Dünya tarihini oluşturan hikâyelerle ilgili şunu sormakta yarar var: Nereden geldik ve hikâyemiz nerede başlıyor? Bu sorunun cevabını detaylı bir şekilde öğrenebilmek için insan evrimi hakkında araştırmalar yaparken Tom Higham'ın kalemine denk gelmek muazzam oldu. Anlatımı kesinlikle merak uyandırıcı ve aklımdaki sorulara cevap verici nitelikteydi. İnsanın kökenini konu alan bu kitapta Paleolitik dönemi (ya da Eski Taş Devrini), geç insan evriminin 300 bin ila 40 bin yıl öncesine denk gelen, Homo sapiens iken biz olduğumuz kilit safhası incelenmişti. Bizden Önceki Dünya'da, Denisovalıların keşfinde oldukça önemli bir rol oynayan arkeoloji profesörü Tom Higham, parça parça insan kalıntılarından "hayat hikâyeleri" inşa ederek geçmişi bizlere yeniden hatırlatıyordu. Bu bizim hikâyemizdi! Yeni kazılar ve modern bilimsel yöntemlerin uygulanmasıyla öğreneceğimiz çok şey var. Bu daha başlangıç...
336 syf.
5/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Jake ilk kitabıyla dikkate değer çıkış yaptıktan sonra yazar tıkanıklığına girmiştir. Yazdığı diğer romanların taslakları ise tam bir hayal kırıklığıdır. Sanki yaratıcı zekası artık ona hizmet etmiyordur. Tazelenmiş bir zihinle devam etmesi gerektiğinin o da farkındadır ama geçimini sağlamak durumundadır. Bir yazarlık atölyesinde ders verir. Tabi
Hikaye Hırsızı
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024295 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"21 Kadın 21 Öykü" kitabında kadınla başlayan bu yolculuk "22 Kadın 22 Öykü" kitabında kadın gözünden erkekle devam etmişti. "23 Kadın 23 Öykü" kitabıyla da kadın gözüyle çocuk konusuyla bir aile tamamlanmış oldu. Edebiyatta kadının gücünü göstermek için 2021 yılında çıkılan bu yolculuk gördüğünüz üzere her 8 Mart'ta artarak devam ediyor. Şimdi ise "24 Kadın 24 Öykü" kitabıyla beraber kadının ayrılmaz parçası olan doğa ile bu gelenek sürdürülmüş oldu. Tıpkı doğa gibi kadınların da kökleri sağlamdı. Ama ne yazık ki kadının ezilmesinin, baskılanmasının önüne geçemediğimiz gibi doğanın sömürülmesinin önüne de geçemez olduk. Ataerkil düzene karşı olan mücadelemiz devam ederken kadın ve doğanın bir araya gelmesi güçlenmenin anahtarı gibiydi. Bu konu hakkında yazmak hatta haykırmak istediğim öyle çok şey var ki… O nedenle "24 kadın yazarımız iyi ki öyküleriyle var olmayı tercih etmiş" demekle yetineceğim. Onların kalemi susmadıkça biliyorum ki biz kadınların da sesi olmaya devam edecekler. Doğanın tahrip edilmediği, eşitliğin sağlandığı ve en önemlisi adaletin saygınlığını yitirmediği yarınlara... "Bir ağaç gibiydim; Kendi doğasından uzaklaştırılmaya çalışılan... Kendi doğası, kendine ters diye öğretilen... Sisteme uyan ama aynı zamanda dünyaya ve düzene isyan eden. Yolunu arayan... deneyen..."
24 Kadın 24 Öykü
24 Kadın 24 ÖyküKolektif · Artshop Yayıncılık · 202411 okunma
396 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Yüzyıllar geçse de çocukların ve kadınların kaderi malesef ki değişmiyordu. Çünkü var olan şiddet alışılmış bir şekilde sürdürülmeye devam ediyordu. Oysa ki kadın toplumun kilit taşıydı. Doğuran, eğiten, öğreten hatta yöneten... Kadınları bu kadar pasifleştiren, erkekleri ise değerli kılan neydi? Normlar, sınıfsal sömürü, toplum kökleri salt
Kilit Taşı
Kilit TaşıSema Soykan · Alfa Yayınları · 2022260 okunma
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
15 saatte okudu
Bilinç Dışı Öyküler: Sulu Boya kitabımızın kapak tasarımını ilk gördüğüm zaman aklıma "Topografik Kuram" geldi. Bilmeyenler için kısaca bahsetmem gerekirse, Sigmund Freud "Topografik Model" adını verdiği kuramıyla insan zihnini buzdağına benzeterek bizlere anlatmaya çalışmıştı. Bu nedenle kapak tasarımının konuyu zekice yansıttığını düşünüyorum. Bahsettiğim kuram üç temel parçadan oluşmaktadır. Bunlar; bilinç, bilinç öncesi ve bilinç dışıdır. Bilinç, buzdağının görünen kısmıdır. Yani yaşadıklarımızdır. Bilinç öncesi, şu anda farkında olmadığımız ama düşünerek hatırladığımız kısımdır. Somutlaştırmak gerekirse bir nevi hatıra defteri görevini üstlenir. Bilinç dışı ise buzdağının görünmeyen yani karanlıkta kalan kısmıdır. Çoğumuz tarafından bilinçaltı olarak bilinir. Korkular, acılar ve travmalardan oluşur. Bu bağlamda kaleme alınan öyküleri etkileyici buldum. Kimisi için rahatsız edici gibi görülebilecek duygu ve düşünceler okuyucuya aktarılmıştı. Sulu boya misaliydi duygular... Gerçek ya da hayal olabilecek kadar dağınıktı. Bir sulu boyada yer alabilecek tüm renkler öykülere eşlik ediyordu. Aslında her renk bir duyguyu, renklerin bütünü ise yaşamımızı ifadeliyordu. Anlattıklarımdan anlayacağınız üzere her okuyucunun öykülerde kendinden izler bulması mümkündü. En çok etkilendiğim öykü "Mor/Ötesi" oldu. Bana zamanda demlenen benliğimizin seçimlerimizle birlikte yeniden şekillendiğini hatırlattı. Yaşam sanki seçimler üzerine kuruluydu.
Bilinç Dışı Öyküler - Sulu Boya
Bilinç Dışı Öyküler - Sulu BoyaAslı Aktümen · Yediveren Yayınları · 2022140 okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
On altı yaşındaki Ayda'nın sanki bütün dünya üstüne geliyordu. Artık nefes alamadığını hissediyordu. Babası ölmüştü; en yakın arkadaşı Matthew Silverpine ondan kaçarcasına uzaklaşıyordu. Eşinin ölümünden sonra sarsılan annesinin ise üzüntüsü katlanarak artıyordu. "Kızımı da kaybedersem ne yaparım?" düşüncesi ile korku yüreğine
Kökler Diyarı 1: Karanlık Kehanet
Kökler Diyarı 1: Karanlık KehanetEzo Evrim Harsa · Bu Kitap · 05 okunma
356 syf.
10/10 puan verdi
Yazarımızın 17 yaşında kaleme aldığı "Cehennemin Soğuk Haritası" kitabını 2020 yılında okumuş, kalemine hayran kalmıştım. "Harese: Soğuk Bedenler" kitabını da bu yıl okumak nasip oldu. Belirtmem gerekiyor ki bu romanını da 19 yaşında kaleme almış. Çok başarılı buldum. Anlatım üslubu akıcı, olay örgüsü ise kuvvetliydi.
Harese
HareseZilan Erbek Arıkan · İkinci Adam Yayınları · 202119 okunma
618 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
İnsanlar yüreklerine çöreklenen soğukluk ile birlikte sönüp giderken karanlık bir sonsuzluk benliklerini sarmalar. Belki bir ışık yakarak aydınlanmak isterler ama bu söylendiği kadar kolay değildir. Çünkü baktıkları her yer karanlıktır. Jung'un da ifade ettiği gibi; "Bir insan, aydınlığı hayal ederek değil, karanlığın bilincine vararak
Karanlık Sarmal- Özel Baskı
Karanlık Sarmal- Özel BaskıAslıhan Doğa · Theseus Yayınevi · 202340 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
Gökhan Çelik, bu eserinde bir rivayete göre gerçekleşmiş olan Yavuz Sultan Selim Han ve Şah İsmail arasında geçen satranç mücadelesini detaylı bir şekilde işlemiştir. Üç eserini okuyan biri olarak söylemeliyim ki bu eserindeki anlatımını daha akıcı buldum. Yavuz Sultan Selim Han henüz şehzade iken Tebriz yolunda Devlet-i Âliyye sınırları içinde bulunan birçok köyün yakılıp yıkılması, halkın işkence görmesi nedeniyle Osmanlı’nın doğusunda bulunan bugünkü İran topraklarının sahibi Safevi Devleti'ni bir tehdit olarak görmüştür. Safevi Devleti'nin kurucusu ve şahı ise Şah İsmail adındaki bir çocuktur. Yaşı küçük olmasına rağmen cesareti fazladır. Kendisine güvenen herkesle satranç oynadığı ve henüz hiç yenilmediği de bilinen bir gerçektir. Belki de onu yenmeye cesaret edebilen henüz çıkmamıştır. Fakat Şah kadar Şehzade Selim de satranca meraklıdır. Yani ikisinin her şeyleri farklı olsa da bir ortak noktaları vardır. Şehzade Selim, Şah İsmail ile satranç oynamanın Safevilere karşı yapacağı hamleler için önemli olabileceğini düşünür ve derviş kılığına girerek Tebriz'e doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta atılan her hamle önemlidir. Çünkü hamlenin düşmana sezdirilmemesi gerekmektedir. Peki bu mücadelenin galibi kim olmuştur? Hikâyenin gerçekliğini bilemiyorum. O nedenle yoruma başlarken rivayet olduğunu belirttim lâkin bölümüm gereği Divan Edebiyatı'nda bu konu hakkında beyitler geçtiğini ve önemli bir yere sahip olduğunu biliyorum. Yazarımızın esinlenerek kurguladığı bu roman hayal gücünün ne kadar kuvvetli olduğunu bize göstermiş oldu.
Şehzade
ŞehzadeGökhan Çelik · Yediveren Yayınları · 202216 okunma
349 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.