"Bu öykü bir düşle başlıyor, sıradan bir düşle. Lungdagatan'daki o eski dairenin bir odasında bir el düzenli aralıklarla döşeğe vuruyor.
Lisbeth Salander'i sabahın köründe yatağından kaldırana kadar durmuyor. Bilgisayarın başına oturuyor Lisbeth ve av başlıyor."