"Ölüm her zaman bir şok etkisi yaratır."
"Anlatmaya devam et lütfen."
"Oldukça açık zaten."
"Yine de... sözcüklere dök."
"Gözünü açıp kapıyorsun ve bir bakmışsın ki hayat bitmiş. İşte bu kadar. Saklanacak yer yok. Güvenlik diye bir şey yok. Geçicilik...yaşam geçici... Bunu biliyordum zaten... Herkes bilmez mi? Ama üstüne pek düşünmemiştim. Düşünmek de istememiştim. James'in ölümü bana bunu düşündürdü. Buna mecbur kaldım, hep bunu düşünüyorum. Yaşı benden büyüktü, benden önce öleceğini biliyordum. Yine de...bu durum beni bir şeylerle yüzleşmeye itti."
"Biraz daha anlat. Ne gibi şeylerle?"
"Kendi yaşamımla ilgili şeyler. Gelecekte beni bekleyen ölümümle ilgili şeyler. Ölümün kalıcılığını düşünüyorum. Sonsuza kadar ölü olmayı düşünüyorum. Nedense bu düşünce, yani sonsuza kadar ölü olma düşüncesi, bir türlü aklımdan çıkmıyor. Katolik arkadaşlarıma ve onların öbür dünyadaki yaşamla ilgili inançlarına o kadar imreniyorum ki... Keşke ben de böyle şeylere inanabilseydim."